3.Bireysel Silahsızlanma Ödüllü "Silahin Şakasi Yok" Karikatür Yarışması Ödül Töreni

28 Eylül 1997
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı / İstanbul
 
Nazire Dedeman
Umut Vakfı Kurucu Başkan
Konuşma Metni 

 
Değerli konuklarım, sevgili dostlarım, hoş geldiniz.
 
Umut Onurlu Önderler Vakfı’nın kuruluşundan bu yana dört yıl geçti.  
 
Umut Vakfı kurulduğundan bu yana her yıl 28 Eylül’de Bireysel Silahsızlanma ödüllü yarışmalar düzenlemektedir.
 
Bu ödül tören günü öldürülen Oğlum Umut ÖNAL’ın anısına simge oldu. Bu gün Oğlum Umut ÖNAL’ı yitirişimizin  4. Yılı. Oğlum  4 yıl önce şiddetin araçlarından biri olan silahla öldürüldü ve bildiğiniz gibi mahkeme halen devam etmekte ve Umut ÖNAL’lar gibi niceleri silahla hayatlarını kaybettiler, bu ülkede.  Bu nedenle Umut Vakfı her yerdeki, her düzeydeki ve her biçimdeki şiddete, kaba kuvvete karşı çıkmak, sorunları çözmede barışçıl yöntemlerin yeğlenmesine katkıda bulunmak için kuruldu. Vakfın amacı da yurdumuzda ve bölgemizde hukukun üstünlüğünü sağlamak ve benimsetmek için çaba göstermektir,
 
Sık kullandığımız hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, şiddetsiz, silahsız, barış dolu, saygı sevgi sözcükleri, sık kullanmaya gereksinme duyduğumuz kavramlar oldu.  Nedeni ise açık . Neye ihtiyaç varsa o anılır. Bu kavramları sık anmamıza neden olan da adil bir dünyada yaşama ihtiyacımız ve özlemimizdir. Çünkü sağlıklı birey ve vatandaş olmanın önkoşullarından biri de yaşadığımız dünyanın adil bir yer olduğu inancımızı korumamızdır.
 
Umut Vakfı 1993’de kurulduğundan bu yana “ Bireysel Silahsızlanma “ ödüllü yarışmalar düzenleyerek toplumumuz bireylerinde hızla gelişen silah bulundurma gereksiniminin  nedenlerinin araştırılmasını teşvik etmektedir. Böylece, kaba kuvvetin, şiddetin gelişmesini önlemeye yardımcı olarak hukuk devletinin varlığını güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Son yıllarda yurdumuzda denetimsiz silahlanmanın ürkütücü boyutlara ulaştığını hepimiz gözlüyoruz. Eğlence kutlama gibi olaylar yanında, her vesilede bilinçsizce silah kullanma yüzenden, onlarca kişinin yaralandığı veya hayatını kaybettiği Türk basınının manşetlerinde oldukça sık yer alıyor. Ve hayatını kaybedenler de hep masum insanlar oluyor.
 
Yurdumuzda bireysel silah bulundurma, dolayısıyla kullanma hızı artmaktadır. Silah kullanma şiddetin en uç noktasıdır. Şiddet ve silah kullanmaya aşırı eğilim ise, kendini ifade yetersizliği, aşırı güvensizlik ve kişilik bozukluğuna varan  psikolojik sorunlardan kaynaklanabiliyor. Bu nedenle, şiddet ve silah kullanma bir toplum sağlığı sorunudur. Sadece silah kullanma değil, silah bulundurmanın da sağlığa zararlı olduğunu biliyoruz. Silah her koşulda insanlara ve aileye acı ve keder yaşatıyor.
 
Sorumsuz ellerdeki silahlar sonucu peşpeşe gelen umut kırıcı olaylar hepimizin toplumsal güveninin sarsılmasına neden oluyor. İnsanımızın insanımıza değer vermemesi eğitim eksikliği, kurumlarımızın sorumluluklarını tam olarak yerine getiremeyişi, kontrolsüz ve bilinçsiz bir ortam oluşturmakta ve bizleri büyük sorun ve karmaşayla karşı karşıya bırakmaktadır.
 
Şiddet tanrı vergisi değildir, öğrenilir, koşullar uygun olduğunda ortaya çıkar. Toplum herbirimize, kime karşı ve hangi koşullar altında şiddet  kullanabileceğimizi öğretir. Bunun töresini, yasasını saptar. Şiddet gibi silah kullanmak ta öğretilmiş bir davranıştır. Silah şiddete yatkın kişilerin uygun koşullarda kullanılması için geliştirilmiş bir alettir. Şu halde, silahın meşrulaştırılması şiddetin meşrulaştırılmasıdır. Silah bulundurma ve taşıma ruhsatları bu meşrulaştırmanın yasal kanıtıdır.
 
Denebilir ki, “silah şiddete karşı savunma aracı olarak ta kullanılmaktadır, bu nedenle şiddete yatkın olmayan kişiler silah bulundurabilmelidir.” Toplumsal koşullarımız göz önüne alındığında bu makul  bir görüş olabilir. Öyleyse silah ruhsatı sadece bu tür kişilere verilmelidir. Silah ruhsatı talep eden bir kişinin aynen sürücü ehliyetinde olduğu gibi belirli bir süre eğitim almaya zorunlu kılınması ve barışçıl yapısı uzmanlar tarafından saptandıktan sonra ruhsatının verilmesi gerekir. Yasakoyucudan birinci istemimiz budur. İkinci istemimiz ise, ruhsatsız silah bulundurmayı caydıracak çok etkili önlemlerin alınmasıdır.
 
Bunlar ara önlemlerdir. Asıl olan şiddete başvurma gereksinimini ve aracı olan silah kullanımını toplumumuzda yok etmek, hiç değilse en aza indirmektir. Bunun için de bölgesel ve toplumsal koşullarımızı değiştirmemiz gerek. Şiddete gerek duymadan sorunlarını barışçıl yollarla çözmeyi yeğleyen kuşaklar yetiştirmemiz gerek. Kısacası öğretiyi değiştirmemiz gerekir.
 
İnsanlar barışçıl bir yaşama gün geçtikçe daha özlemle, yarınlara daha kaygıyla bakıyorlar. Daha kötüsü, şiddetin görünen yüzü artık çok da dehşete düşürmüyor bizi. Şiddet ve onun aracı olan silah, çoğaldıkça kanıksanıyor, sıradanlaşıyor.
 
Duyguyu ifade etmenin yolu şiddet ve silah değildir. Tam tersine, şiddet ve silah ifade eksikliğidir.
 
Biz Umut Vakfı olarak, şiddete karşı, silaha karşı, şiddetin sıradanlaşmasına karşı hep savaştık. Bunu da hem eğitim hem iletişim ile kuruyoruz.
 
İletişimi bir kaç cümle ile anlatmak istiyorum. İletişim, “ anlamın paylaşımı “ diye tanımlanabilir. Duyguların, düşüncelerin, tutumların, değerlerin karşımızdakine aktarılması, evet,  iletişimin sağlandığı söylenebilir mi?
 
İnsan olmanın, başka insanlarla ilişki kurmanın, olmazsa olmaz koşulu iletişimi, çeşitli yollarla kurabiliyoruz: Konuşuyoruz, yazışıyoruz, mesajımızı aktarmaya çalışıyoruz. Dil, yazı, davranış denen bu araçları hemen hepimiz kullanıyoruz iletişim kurarken.
 
Aramızdaki kimi olağan dışı, bizden farklı, yetenekli insanlar ise, bizim bilemediğimiz, bizim beceremediğimiz bazı yollarla da iletişim kurabiliyorlar. Hem de ne iletişim! Hınzırlık dolu, muziplik dolu, şaka(cılık) dolu, incelik dolu, zeka dolu….
 
Onların gönderdiği mesajı aldığımızda, mesajın bu kadar ekonomik bir biçimde gönderilebilmiş olmasına, “ mesajın kısa ve öz olması “ gibi bir iletişim ilkesine bu denli uyulabilmiş olmasına şaşmakla kalmıyoruz. Karşımızdaki insanın yeteneğine, kıvrak zekasına, estetik anlaşına (güzelduyusuna) hayranlık ve neden itiraf etmeyelim bazen de kıskançlık duymakla da kalmıyoruz.
 
Hayret, hayranlık, kıskançlık… Evet. Ama hepsinin üstüne bir de mutluluk duyuyoruz; keyifleniyoruz… Kimi kez inanmazlıkla tebessüm ediyoruz; kimi kez de çevremizde tanımadığımız insanlar olmasına bile aldırmadan basıyoruz kahkahayı.
 
Kim, bize tüm bu güzellikleri sunan, bizi yaşatanlar? Çizerler, karikatür ustaları.
 
Umut Vakfı, silahtan, şiddetten yana olmayan, sorunları barışçıl yollarla çözmeyi bilen gençlerin yetişmesine katkı yapmayı amaçlamakta, bunun için çok çeşitli eğitim programlarını ve araştırmaları desteklemekte, çok çeşitli etkinlikler yürütmektedir.
 
Umut Vakfı olarak 1993’den buyana “ Bireysel Silahsızlanma “ genel başlığı altında düzenlediğimiz ödüllü yarışmaları, bu yıl işte yukarıda andığım ustaların çizgilerine ayırdık ve “ Silahın Şakası Yok “ konulu bir Karikatür Yarışması açtık.
 
Karikatür ustaları kullandıkları çizgileri ile kullandıkları etkili dilin, şiddete ve silaha bir uyaran olarak görevini yerine getirdiğine inanıyorum.
 
Bu yarışmaya yapıtları ile katılanların tümüne ve birbirinden güzel yapıtlar arasından seçme yapmak gibi yorucu ama zevkli bir görevi yerine getiren jürinin değerli üyelerine desteği ve emekleri için Karikatürcüler Derneği üyelerine  teşekkür eder, ödül alan yapıt sahiplerini  gönülden kutlarım.
 
Umut dolu yarınlara efendim.