Bireysel Silahsızlanma Kitabı

Önsöz
Ocak 2004
 
Nazire Dedeman
Umut Vakfı Kurucu Başkanı

 
Umut Vakfı’nı kurmaya 1993’de karar verdik. Amacımız; “Geleceğin teminatı olan gençlerimize Atatürk’ün izinde önderlik yapacak kişilik ve beceriler kazandırarak onları ülkemizin gelişmesine yardımcı ve insanlığa yararlı bireyler olarak yetiştirmek; kişilere hukukun üstünlüğünü benimsetip uygulamasında katkıda bulunmalarını sağlamak; önderimiz Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ anlayışından yola çıkarak, uyuşmazlıkların çözülmesinde barışçıl yolları seçmeyi yeğletmek; bu bağlamda uzlaşma (ve barışı sürdürme ve geliştirme) becerilerini bireylere öğretip benimsetmek”ti.
 
Gerekçelerimiz haklıydı ve başarmalıydık. Zamanla farkettik ki Umut Vakfı Bireysel Silahsızlanma konusunda faaliyet gösteren tek sivil toplum kuruluşu olarak çalışmalarına yalnız başına devam ediyor. İnsanlarımız silahlarla mağdur edilmelerine rağmen kimse ‘bireysel silahsızlanma’ kavramını bilmiyor. Bunun ötesinde gördük ki bireysel silahlanma terminolojisi yok. Sonuçları ölümcül olan bu büyük toplumsal sorunumuz gerekli ilgiyi ne devletten ne de insanlarımızdan görmüyor, silah sesleri bir türlü dinmiyor, gözyaşları sessizce akıyor... Oysa ki aynı toplum içinde yaşayan yurttaşların, kendi güvenlik güçlerine rağmen, birbirlerine karşı silahlanmaları kadar acı bir durum daha olabilir mi? Çağdaş yaşamla bir türlü bağdaşmayan silahlanma giderek artıyor. Bireysel silahlanmanın toplumumuza sorun olarak yansıması ise, ateşli silahlarla gerçekleşen cinayet, kaza ve intihar olgularıyla yılda ortalama 3.000 yurttaşımızın can kaybıdır.
 
Öncelikle Umut Vakfı ile aynı misyonu paylaşacak kurumlarla işbirliği yapmayı hedefledik. O dönemde salt bireysel silahlanmayla ilgilenen bir kurum maalesef bulamadık. Böylece Umut Vakfı; İstanbul Barosu’nun 17. 12. 1998 gün ve 9 sayılı kararıyla, toplumumuzda yaşanan şiddet ve anarşinin önemli bölümünü oluşturan bireysel silahlanmaya karşı konunun yasa boyutunu araştırıp irdeleyecek, kanun yapıcıyı yönlendirecek öneriler geliştirecek İstanbul Barosu Bireysel Silahsızlanma Komisyonu’nun kurulmasına önderlik etmiştir.
 
İşte 1. Uluslararası Bireysel Silahsızlanma Sempozyumu Umut Vakfı ile, kuruluşundan büyük memnuniyet duyduğumuz, Bireysel Silahsızlanma Komisyonu’nun işbirliğinde; sorumluluklarının bilincinde, özgüvenli yurttaşların silah kullanmayacağını bilerek ve bu inançtan destek bularak, hayata geçirilmiştir. Amaç, bireysel silahlanmayı hukuk, eğitim, fiziksel ve zihinsel sağlık açılarından irdeleyerek, farklı disiplinler aracılığıyla çözüm önerilerini saptamaktı. Sempozyumda hemen hemen her toplumun sorunu olan bireysel silahlanma üzerine araştırmalar yapan, kampanyalar düzenleyen ve başarı bulan yabancı fikirleri de ağırlamak ve kendilerinden faydalanmak imkanı bulduk. Güzel olan ceza hukukçuları, psikologlar ve psikiyatristler, adli tıp uzmanları, halk sağlığı ve diğer uzmanlık dallarından hekimler, rehberlik öğretmenleri, polis akademisi öğrencileri, emniyet mensupları, diğer sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile medya mensupları çok yoğun geçen iki gün boyunca tüm bilgi birikimlerini paylaşmak ve konuyla ilgili çalışan diğer disiplinlerin yaklaşımlarını irdelemek fırsatını yakaladılar.
 
Bireysel silahsızlanma, 18 - 19 Ocak 2002 tarihlerinde, dünyada ve Türkiye’de ilk defa uluslararası bir platformda her yönüyle tartışıldı. Çalışma gruplarından çıkan öneriler çok gerçekçi ve dolayısıyla kıymetliydi. Silaha bağımlılık, silah ruhsatlandırmasında üst yaş sınırı uygulaması, ruhsatlandırmada hekimlerin sorumluluğu, oyuncak silahlar, silah ruhsatı harçlarından emniyetin gelir kaydetmesi, silah iade prosedürü, silah ruhsatı öncesi zorunlu bekleme süresi, silahlı şiddet filmleri, silahlanma nedenlerinden topluma ve kendine güvensizlik, silahlı şiddet olaylarında medya etiği gibi çok çarpıcı konular ilk defa bu kadar yoğunlukta ve farklı disiplinler arasında tartışıldı.
 
Yurttaşların birbirlerine karşı silahlanmaları artık son bulmalıdır. Bireysel silahlanma sonucu binlerce can kaybı ve mağduriyet sözkonusudur. Korunma bahanesiyle edinilen silahlar illa ki bir tanıdığa, bir yakına kıymaktadır. Oysa ki hukuk devleti olmanın gereği silahsızlanmayı ve hukukun üstünlüğüne inanmayı gerektirir. Bireysel silahlanma toplumsal sorunumuzun kaynağı tek başına yurttaşlar ya da hükümetler değildir. Sorun süreç içerisinde birlikte yaratılmıştır. Şimdi birlikte çözülmesi gerekmektedir. Yasalar yeniden düzenlenmeli, yargı ve yürütme gözden geçirilmeli ve yurttaşlar birbirlerinin yaşama hakkına saygı duyacak şekilde bilinçlenmelidirler. Geriye, resmi makamların alacağı önlemler kalıyor; bunlar daha ciddi sınırlamalar, sıkı kontroller ve yasaklamalardır. Bireyler galip gelmek yerine, uzlaşmanın mutluluğuna belki de caydırıcı kanunlar sayesinde kavuşacaklardır.
 
Umut Vakfı, bu çok değerli Bireysel Silahsızlanma kitabını konuyla ilgili çalışanlara kaynak olsun, bundan böyle toplumsal sorunumuzun çözümüne sebep olsun amacıyla yayınlama şansını yakaladı. Açık Toplum Enstitüsü’nün katkılarıyla, Umut Vakfı ve İstanbul Barosu Bireysel Silahsızlanma Komisyonu’nun işbirliğinde gerçekleşen bu verimli etkinliğe katılımlarıyla zenginlik katan tüm katılımcılara ve dinleyicilere katkılarından dolayı ve misyonumuza verdikleri destekleri için sonsuz teşekkür ederiz.
 
Artık canlar yanmasın dileklerimizle, Umut Dolu Yarınlara...