Club Dedeman Üyelerine Verilen Umut Ormanları Sertifika Töreni

21 Aralık 1995
Hotel Dedeman Ankara
 
Nazire DEDEMAN
Umut Vakfı Kurucu Başkan
Konuşma Metni

 
"DEVRE - DEVİR’de Bir Alem”
 
Ben Nazire Dedeman, Umut Vakfı Genel Başkanı ve Dedeman Şirketler Grubu Başkan Vekili ve Buray Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi olarak, ailelerimiz ve Buray adına siz Club DeDeman üyelerine ve misafirlerimize hoş geldiniz derim.
 
Dedeman ailesini ve Aksaray ailesini Club DeDeman üyeliğiniz nedeniyle yakından tanıyorsunuz. Bu akşam sizin değerli dakikalarınızı ailemizin diğer bir etkinliği olan “Umut Vakfı”nı tanıtmak üzere alacağım.
 
Ancak hemen belirteyim ki, Club DeDeman’ın uğraşı ile Umut Vakfı’nın amaçları arasında sadece bir harflik fark vardır. Club DeDeman’ın başlıca uğraşı “devre mülk”tür. Umut Ormanı Sertifika’larınızla birlikte  sunduğum Vakıf Dosyası’ndan da anlaşılacağı gibi, Umut Vakfı’nın başlıca uğraşı ise DEVR-İ MÜLK’tür. Demek ki farklılık devre’nin e’si ile devir’in i’sinden geliyor.
 
Devre dönem demektir. Hani tatile giderken soruyorlar ya “hangi dönemdensin?” diye devre mülk sahipleri birbirlerine. Mülkün ise iki anlamı var: devre mülk dendiğinde birinci anlamı, yani taşınmaz mal’ı ifade ediyoruz. “Maaşallah, mal mülk sahibidir,” dendiğinde olduğu gibi.
 
Devir ise dönüşüm demek; devingenliği simgeliyor. Umut Vakfı’nın uğraşında kullandığım şekliyle mülk , “devletin ülkesi - varoluşun devamı” anlamına gelmektedir.
 
Pekiyi, şimdi,devlet ne demek diyeceksiniz? Devlet  özgür, bağımsız toplulukların var olduğu ülke, yer demek. Şu halde devr-i mülk derken malı mülkü çocuğa devretmeyi, bırakmayı kastetmiyorum; varoluşun devamını anlatmaya çalışıyorum. Varoluşun devamını yüceltmek bir inançtır; bir prensiptir. Devr-i Mülk prensibidir.
 
Biz, Umut Vakfı olarak,devr-i mülk prensibine inanıyor, ve “Adalet Mülkün Temelidir” diyoruz. Bağımsızlığın, özgürlüğün, ve bunların önkoşulu olan barış ortamının devingenliğinin ve kalıcılığının sağlanması için çaba gösteriyoruz. İnsanların, grupların, ülkelerin uzlaşmalarına yardımcı olmak, barışı geliştirmek, ve barışı devamlı kılmak özlemimizdir.
 
Ancak uzlaşmanın ve barışın adil olduğu sürece kalıcı olabileceğini de bilmekteyiz. Adil barış, adaletle olur; adalet de ancak hukuk devleti şemsiyesi altında sağlam temellere oturur. Böylece bireylerin hakkı korunabilir. Bu nedenle Vakfımız, devr-i mülk prensibi ile barış hakkını, gelişme hakkını, -doğa dahil- çevre hakkını korumayı ve geliştirmeyi, devingenliğini sağlamada yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
 
Dikkat ederseniz doğa hakkını hassasiyetle devri mülk’ün kapsamına koydum. İnsanlardan, gruplardan, siyasi kamplaşmalardan daha önemli ve acil olarak uzlaşmak mecburiyetinde olduğumuz birşey var: o da, doğal çavremizdir. Eğer bizler doğaya devingenliğini yitirtir, bizi var eden kalıcılığının güçlenmesine yardımcı olamazsak, ekolojik sistem bildiğimiz şeklinden çok daha değişik bir yapıya dönüşecek ve biz insanlara yaşam hakkı tanımayacaktır.
 
Kısaca şöyle bir örnek vereyim, dünya ısısı 10 derece arttığında bu küre insan yaşamı için elverişsiz olacak. Böylece insanoğlu olarak devre’miz bitecek. Adem Babamızdan, Havva Anamızdan aldığımız devr-i Adem kapanmış olacaktır. Kısacası Ademoğullarının her iki anlamda da Dünya yüzünde mülkü kalmayacaktır.
 
Eğer bizler “Adalet Mülkün Temelidir” diyor ve bağımsızlığın, özgürlüğün, ve bunların önkoşulu olan barış ortamının kalıcılığını sağlamayı içtenlikle istiyorsak, doğanın da bağımsızlığına, özgürlüğüne saygı göstermemiz, doğanın da ONUR’unu korumamız gerek. Nasıl mı? Doğayı özgür bırakarak. O özgürce gelişirse, biz de özgürlüğümüzü devam ettirebiliriz. Biraz önce belirttiğim gibi, eğer biz doğayı tutsak etmeye kalkarsak onun tutsağı olacağız. Bu prensip herşeyde ve herkesle geçerlidir. Özgür olmak istersen, özgür kıl. Böylece devingenliği sağlayabil.
 
Bu devingenliği anlatabilmek için size bir örnek vereyim. Hep biliriz, geleneğimizde her sakladığımız kişinin kabrine bir fidan dikmek vardır. Böylece kabristanlar sadece sevenlerin sevdiklerini sakladıkları yerler olarak kalmaz, bir zaman sonra yöre halkının yaşadığı, yaşattığı huzur dolu korular olur. Bu örnekte de görüldüğü gibi, ağaç dikme eylemi sadece sevginin devamlılığını değil, aynı zamanda doğanın, çevrenin devamlılığını sağlama, çevreyle barışık olma eylemini de simgeler. Ağaç dikmek, doğadaki dengeleri koruyup geliştirme çabasını, çevreye gösterilen özeni ve sevgiyi kanıtlar. Böylece salt ekolojik yapının devingenliği değil, sevginin de devingenliği sağlanmış olur.
 
Ben bu sevgi devingenliğini bankaya konulan para analojisi ile daha kolay anlatabiliyorum. Eğer hep para çekerseniz, bir müddet sonra parasız kalırsınız. Para çekin, ama zamanı geldiğinde de en az çektiğiniz kadar geri para koyun. Tıpkı sevgide olduğu gibi. Sevgi alın, ama tekrar almak istiyorsanız sevgi verin.
 
İşte bu görüşten yola çıkarak Vakfımız Umut Ormanları Projesi’ni başlatmıştır. Bunlardan birincisi, 1994 yılında Antalya Çevre Platformu Ağaçlandırma Alanı’nda Umut Vakfı ‘na ayrılan bölgenin ağaçlandırılmasıyla başladı. İkinci proje T.C. Orman Bakanlığı’nca Ankara’da tahsis edilen alanda gerçekleştirildi. II Umut Ormanı Projesi 2500 fidan dikimi ile 1995 yılında yaşama geçirildi. Vakfımız her yıl yurdumuzun değişik yörelerinde ormanlar oluşturacaktır.
 
Biz Vakıf olarak Umut Ormanları Projesi’ni bugüne dek hep sevgi aldığımız doğaya sevgi verme zamanı olarak dillendiriyoruz. Umudumuz o ki, doğa hesabından çektiğimizi yavaş yavaş geri koyabilelim ve dengeyi bulabilelim. Umut düştür, beklentidir, özlemdir. Umut, iyiyi koruma ve yaşatma, daha iyiye yönelme özleminin ifadesidir. İşte bu özlemin simgesi de sizlere dosyalarınızın içinde sunduğumuz Umut Ormanı Sertifikalarınız.
 
Bu sertifikalar Club DeDeman’ın size yılbaşı hediyesi - hediyemiz. Şimdi yaşarken de Ankara’da Konya Yolu üzerinde Umut Ormanı’nda dikili bir ağacınız oldu. Ama bence çok önemli birşeyiniz daha oldu. Hem Devre Mülkünüz, ham de Devr-i Mülkünüz. Devr-i Mülk olarak sonraki kuşaklara bırakacağınız doğada çocuklarımız, torunlarımız dahil tüm yaşam gönenecektir; devletli olacaktır; başlarına devlet kuşu konacaktır.
 
Biliyorsunuz, devletin de iki anlamı var. İkinci anlamı gönençli olmak, mutlu olmak, şanslı olmak.
 
Hayırlı olsun, nice mutlu yıllara adaletle, mülkle, devletle girelim. Yaşam sevinciniz hiç eksilmesin, bol olsun.
 
Teşekkür ederim.