"Türkiye’de Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri" Yerel Medya Eğitim Semineri - MUĞLA

UMUT VAKFI
"Türkiye’de Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri" Yerel Medya Semineri
Muğla
27-28 Kasım 2010, Tuna Otel
Nazire Dedeman Çağatay Açış Konuşması

 
Değerli  konuklarım, Hoşgeldiniz.
 
"Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri" Yerel Medya Seminerlerimizin sekizincisinde Muğla’da sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. 
 
Umut Vakfı, bireysel silahsızlanma, şiddet, barış kültürü ve hukukun üstünlüğü konularında 17 yıldan bu yana çalışıyor, bilgilerini ve araştırmalarını her fırsatta kamuoyu ile paylaşıyor. Bu süreçte, medyanın desteği her zaman bizimleydi. Biz ise, Umut Vakfı olarak, araştırmalarımızı, gördüğümüz sorunları, eleştiri ve değerlendirmelerimizi medyayla ve medya aracılığıyla toplumla paylaştık ve paylaşmaya devam ediyoruz.
 
Yerel Medya seminerleri için yola çıkmaya karar verdiğimizde ana konunun insan haklarının en temel hakkı olan “yaşama hakkı” olmasına karar verdik.  Yaşam hakkı ihlalleri demokratikleşme çabalarına sekte vurmaktadır. Dördüncü kuvvet olarak tanımlanan medya ise kamu adına denetim yapma, kamuoyu oluşturma gücü açısından demokrasinin doğru işleyişinde çok önemlidir. Bu sebeple medya ile “yaşama hakkını” ele alıp irdelemekten daha doğal bir sebep bulunamazdı. 
 
Yaşama hakkı ihlallerinin en uç noktası şiddet uygulayarak kişinin hayatına son verilmesidir. Şiddetin en uç noktası ise bireysel silahlanmadır. Medya sayesinde Türkiye’nin şiddet haritasını daha kolay görebiliyoruz. Her gün ortalama 8 kişi bireysel silahlanma sebebiyle hayatını kaybediyor, 2 kişi ise yaralanıyor. 
 
Şiddetin incelenmesi sosyal bilimlerin temel konularından biridir. İnsanın doğası gereği şiddeti içinde yaşattığı tezi kabul görmektedir. Ancak toplumsal yaşam insanın içindeki şiddeti kontrol etmesini, en aza indirmesini sağlayabilir. Yetiştirilme şeklimiz, toplumsal varoluş biçimimiz ve örflerimiz şiddeti arttırabilir de azaltabilir de. Bu yüzden değerli medya mensupları, size çok önemli bir görev düşüyor. “Yaşama hakkının” ihlal edilişine karşı çıkmak ve bunu kamuoyu ile paylaşmak.
 
IANSA (Küçük Silahlara Karşı Uluslararası Eylem Ağı) verileri dünyadaki silahların %75’inin sivillerin elinde bulunduğunu gösteriyor. Her gün dünyada 1.000 kişi silahlar yüzünden hayatını kaybediyor ve bu kişilerin önemli bir bölümü barışın hüküm sürdüğü ülkelerden oluyor. Yani sessiz sedasız, derinden yaşanan bir savaşın içindeyiz aslında. Bireysel silahlanma savaşı. Biz de öncelikle bunun farkına varmalı, daha sonra da kamuoyunun ilgisini bu konuya çekmeliyiz. 
 
Sorun olarak algılanmayan ancak çok önemli bir parçası olan oyuncak silah ve silahlı, şiddet içerikli  bilgisayar oyunları çocuklarımızın gelecekte güvenli ve huzur dolu bir dünyada “yaşama hakkını” ellerinden alıyor. 
 
Bugün itibariyle ülkemizde yaklaşık 2.5 milyonu ruhsatlı olmak üzere, toplamda 8 milyon civarında ateşli silah bulunuyor. Silah sahiplerinin ailelerini de katarsak yaklaşık 40 milyon insan, silaha her an ulaşabilecek durumdadır. Mecliste halihazırda tartışılmakta olan yeni Silah Kanun Tasarısında Umut Vakfının önerileri doğrultusunda olumlu değişmeler yaşandı. Sonuçlar her ne kadar yetersiz olsa da, tek işlevi öldürmek olan, şiddet ve şiddetin en uç noktası silahtan, bireysel silahlanmadan kaynaklanan büyük mağduriyet azalmamışsa da, yeni tasarının Avrupa Birliği standartlarına yaklaştırılması için çaba sarf etmekteyiz. Bu mücadelemizde medyanın bize desteğini göz ardı edemeyiz. Medya sayesinde bireysel silahlanma sorunu daha fazla görünür olmuştur.
 
 
“Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri” Yerel Medya Seminerler dizisinin amacı; ülkemizde en önemli değişimci güç olan medyanın, özellikle de yerel medyanın şiddet ve bireysel silahsızlanma konusundaki olaylara ve olayları yansıtma biçimine objektif ve meslek gereklerine uygun eleştirel yaklaşımını oluşturmaktadır. 
 
Siz gazetecilere, bu konuda çok önemli sorumluluk ve görev düşüyor.  
 
Belki de en fazla okunan, dikkat edilen şiddet haberleri, gündelik yaşamın bir parçası olarak, medya izleyicisine türlü yaşamsal tecrübeler, insan hikayeleri anlatıyor. Peki bu haberlerin ve olayların tanıkları olan gazeteci arkadaşlarımız, bir tür hikaye anlatıcısı olarak, toplumsal kanaat ve davranışları şekillendirdiklerinin farkında mıdırlar? Gazeteciler, tanık oldukları olayları aktarırken, taşıdıkları sorumluluğun bilincinde midirler?
 
Bu sorular, bu haftasonu eğitim programımızın temelini teşkil ediyor. Bugün; genel olarak, gazetecilik meslek ilkeleri, medya okuryazarlığı ve insan hakları açısından şiddet haberleri konuları ele alınacak. Yarınki ilk bölümde; şiddet haberlerinde toplumsal cinsiyet, barış gazeteciliği ve medya okuryazarlığı ikinci bölümde ise nefret suçları ve medyanın tavrı, şiddet haberlerinde insan hakları ve şiddet haberlerinin editoryal açıdan değerlendirilmesi konularında bilgileneceğiz.
 
Sonrasında; “Yerel Medya’nın Şiddet Haberciliğine Bakışı” konusundaki tartışma oturumunda sayın konuşmacılarımız, oturum başkanlarımız ve siz gazeteci arkadaşlarımız ile birarada olacağız. Bu oturum, karşılıklı olarak konuya bakış açımızı ortaya koyacağı için son derece önemlidir. Bu nedenle son oturuma katılmanızı, fikirlerinizi, deneyimlerinizi, sorularınızı ve değerlendirmelerinizi bizlerle paylaşmanızı rica ediyoruz. 
Bu bölümü takiben sizlere sertifikalarınızı takdim etmekten gurur duyacağız.
 
Bu vesileyle; organizasyonda emeği geçen herkese; Sayın konuşmacılarımız Nail Güreli’ye, Doç. Dr. Abdülrezak Altun’a, Prof. Dr. Timur Demirbaş’a Av. Fikret İlkiz’e, Dr. Ayhan Akcan’a, Av. Filiz Kerestecioğlu’na, Dr. Recep Yaşar’a,  Tolga Korkut’a, Ahmet Abakay’a ve Ertuğrul Mavioğlu’na; ayrıca, Oturum Başkanlarımız Sayın Ünal Türkeş’e ve Sayın Hüseyin Anıl’a içtenlikle teşekkür ediyorum. 
 
Bu seminerin gerçekleşmesine maddi destek vererek gerçekleşmesini mümkün kılan Freidrich Ebert Stiftung Derneği’ne ise teşekkürlerimi sunuyorum.
 
Verimli, eğlenceli ve katılımcılığınızın yüksek olduğu bir seminer olmasını dilerim.
 
Umut dolu yarınlara...