28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü Haber Yarışması Ödül Töreni

28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü Haber Yarışması Ödül Töreni
28 Eylül 2008
Lütfü Kırdar Kongre Sarayı / Topkapı Salonu
 
Nazire Dedeman
Konuşma Metni

 
Sayın Bakanım ve Değerli konuklarım,
Hepiniz hoşgeldiniz.
 
28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde, Taksim’de bu yıl 8. kez sessiz ayakkabıların yürüyüşü ile protestomuzu dile getirdik.   
 
14. Bireysel Silahsızlanma Günü Ödül Töreni’nde ise, bireysel silahlanma sorununu irdeleyen, eleştirel yaklaşımların gelişmesini arzu ettiğimiz çalışmaları ödüllendirmekten Umut Vakfı Kurucu Başkanı olarak onur duyuyorum.
 
Hepimizin bildiği üzere, bireysel silahlar, yaşama hakkımızı her an tehdit ediyor. 
 
Yalnızca trafikteki 8 milyon aracın %6’sında ateşli silah bulunduğu gerçeği, bireysel silahlanma tehtidinin ne kadar yakınımızda olduğunu gösteriyor. Yönetim Kurulu Üyemiz Dr. Ayhan Akcan’ın yaptığı bir araştırmaya göre ülkemizde, trafikte hareket halindeki araçlarda bulunan bu silahların %80’i her an patlamaya hazır durumdadır. Her yerde olduğu gibi, öfke denetiminin son derece güç olduğu İstanbul trafiğinde de, gerçek bir tehlike, bizim ve çocuklarımızın hayatını sessiz sedasız  tehdit ediyor. 
 
Bir ülkede her yıl 3000 kişi bireysel silahlanma ile öldürülüyorsa, orada “yaşma hakkı” sorunu var demektir.
 
Her yıl ortalama 700 kişi ateşli silahlarla “kazaen” öldürülüyorsa; silahların soğuk ölümünün gölgesi düğünlere, derneklere, mutluluklara düşüyorsa, orada yaşama hakkımızı tehdit eden “kültürel” bir sorun var demektir.
 
Silahlanmanın alt yapısını oluşturan kültürel motivasyonları ve psikolojik unsurları göz önünde bulundurunca, yaşama hakkımızın ne denli pamuk ipliğine bağlı olduğunu açıkça görebiliyoruz. Toplumda bu konuya duyarlılığı oluşturmak ve farklı yaklaşımların gelişmesini sağlamak amacıyla, 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nün önemli olduğunu düşünüyorum.
 
Ayrıca; eline silah alarak kutlama atışı yapan siyasetçiler, televizyonlarda ve kamusal alanlarda silahlarını bir gurur nesnesi olarak göstere göstere dolaşan bütün popüler şahsiyetlere hatırlatmak isterim: Bu “düşüncesiz” davranışların, bireysel silahlanmanın karanlık tablosunda yitirilen yaşamlarda önemli payı var. Bu nedenle önce onları silahsızlanmaya davet ediyor; bireysel silahlanmayı “yürekten kınamalarının” önemli olduğunu düşünüyorum.
 
14 yıl önce bugün başladığımız bireysel silahlanmayla mücadelemize aynı gayretle devam ederken, önemli bir mesafeyi de katettiğimizi belirtmek isterim. Yıllar önce, “bireysel silahlanma”dan söz ettiğimizde, bu kavramı açıklayabilmekte güçlük çekiyorduk. Bugün, gündelik hayatımızdaki silahın rolü, toplumsal zihniyetimizin ve davranışlarımızın aynası olan medyadaki tezahürleri, ısrarla sürdürdüğümüz çalışmalar ve yaptığımız tanımlamalar bu kavramın benimsenmesini sağladı.
 
Öte yandan, ilgili kanunlardaki boşlukların doldurulması konusundaki ısrarlarımız ve yaptığımız çalışmalar karşılık bulmaya başladı. Sonuçlar her ne kadar yetersiz olsa da, bireysel silahlanmadan kaynaklanan büyük mağduriyet azalmamışsa da, eskisinden daha fazla görünür olmuştur. Bireysel silahlanmanın mağduriyetlerinin görünür olması, duyarlılığı ve tedbirlerin alınmasını da gerekli hale getirecek ve hızlandıracaktır.
 
Sayın Bakanım,
 
Vakfımızın, diğer sivil toplum örgütlerinin ve yurttaşların çabalarındaki devamlılık hiç kuşkusuz önemlidir. Fakat, bireysel silahsızlanma konusunda, kanun yapıcı ve uygulayıcı mercilerin, siz değerli devlet adamlarının ve yerel yönetimlerin katkıları son derece etkilidir. 
 
Bu sebeple;
28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nün üllkemizde resmen tanınmasını bu konudaki toplumsal zihniyetin dönüşmesi ve bireysel silahlanmanın toplumda karşılık bulduğu kültürel algılanışın değişmesi açısından önemli ve gerekli buluyoruz.
 
Dünya’da bu günün kabul görmesi üzere, Birleşmiş Milletler nezdinde ülke olarak girişimde bulunmamız ise, silahlanmaya karşı aktivizmin son derece etkin olduğu dünyada yeni bir kavrama öncülük etmemizi sağlayacaktır.
Mart ayında, Nato tarafından davet edildiğimiz “NATO Küçük - Hafif Silahlar ve Mayınlar Toplantısı”nda, Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Av. Fikret İlkiz ile yaptığımız sunum sonrasındaki değerlendirmelerde, “bireysel silahsızlanma” kavramının onlar açısından ilginç ve önemli bulunduğunu gördük. 
 
Çünkü; Uluslararası Hafif Silahlar Eylem Birliği’nin yayınladığı araştırmalara göre, Dünya’da kullanımda bulunan 875 milyon silahın %74’ü sivillerin sahipliğindedir. Dünya’da her gün 1000 kişi ateşli silahlarla ölürken; bu kişilerin yalnızca 750’si ateşli silahlarla meydana gelen kaza, cinayet, intihar gibi nedenlerle hayatını kaybetmektedir.
 
Ülkemizdeki bireysel silahlanma sorununun önemli yönlerinden biri ise, bu konuyla ilişkili yasaların yetersizliğidir.  Bu sorunu sahiplenmiş bir sivil toplum örgütü olarak, kurusıkı silahlarla ilgili henüz tamamlanmış yasal düzenlemelerin, yaşam hakkımız açısından önemli bir adım olduğunu düşünüyor ve teşekkür ediyoruz. 
 
Ancak 6136 sayılı Ateşli Silahlar hakkındaki yasanın günümüz şartlarına uygun, “yaşama hakkımızı” güvenceye alan, bireysel silahlanmayı zorlaştıran ve denetimi en üst düzeyde sağlayabilecek şekilde yeniden düzenlenmesini gerekli görüyoruz.
 
Bu yasanın, ülkemizde “imha” edilmesi üzere “silah iade” prosedürünü de kapsaması ayrıca önemlidir. Bugün ülkemizde, yurttaşlarımızın, silahlarından, toplumda dolaşıma girmeden, tamamen kurtulabilmeleri yasal olarak mümkün değildir. Bu nedenle, iade edilen ve başkalarının da kullanımında olmasını istemediğimiz silahların imha edilmesi prosedürlerinin geliştirilmesi, ilgili yasada yer alması ve dikkatle uygulanması bireysel silahsızlanma konusunda atılacak çok önemli bir adım olacaktır.
 
Yapılacak bütün çalışmalara Umut Vakfı olarak yaklaşık 16 yılda biriktirdiğimiz bilgi kaynağımızı katmayı görev kabul eder, onur duyarız.
 
Sayın Bakanım ve Değerli konuklarım,
 
Hiç kuşkusuz, medya, bir kamusal alan olarak, zihniyetimizin yansıdığı yerdir. Aynı zamanda sorunlarımızın görünür olduğu, sorunlarımızı tanımlamamızı kolaylaştıran önemli bir zemindir. 
 
Jhon Keane “Medya ve Demokrasi” adlı kitabında diyor ki; “İletişim medyası demokratik olmayan devletler ve demokratik olmayan pazar güçleri tarafından yönetilen yurttaşlar çoğunluğuna güç kazandırmaya çalışmalı. Medya, siyasi ya da ekonomik iktidar sahiplerinin kişisel kazancı ya da kârı için değil, tüm yurttaşların kamusal yararı ve eğlencesi için kullanılmalı”.
 
Umut Vakfı, bir sivil toplum örgütü olarak, medyanın kamusal tartışma ortamındaki belirleyici rolünün farkındadır ve Keane’in belirttiği gibi yurttaşlara güç kazandırması gerektiği düşüncesindedir. Bu yıl, bu düşüncemizin gereği olarak 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü Geleneksel Ödüllü Yarışması’nın konusunu gazetecilik ana dalında “Haber” olarak belirledik. 
 
“Haber” yarışmasıyla amaçladığımız; “haber”in, toplumsal yaşamın sosyolojik ve sosyal-psikolojik göstergelerinden, toplumsal iletişimdeki gücünden ve olanaklarından yararlanarak, bireysel silahsızlanmanın toplumsal boyutuna dikkat çekmektir. Bir iletişim aracı olmasının yanı sıra,  bir eğitim unsuru da olan “haber”in söyleminin, “şiddet dilinden uzak olabileceğini” vurgulamak; böylelikle şiddet haberlerinin şiddetsiz anlatılarının toplumda yaygınlaşmasını başlatmak da yarışmanın amaçlarındandır.
 
Yarışmamızın değerli Seçici Kurulu Üyelerine, katkıları için yürekten teşekkür ediyorum.
 
Evlatlarımıza, barış kültürünün yerleştiği bir toplum miras bırakmak için mücadelemize devam ediyoruz ve devam edeceğiz.
 
Umut dolu yarınlara efendim....
 
Ödül Töreni’ne geçmeden evvel, 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’ne katılarak, bu konuya desteğini gösterme nezaketi gösteren Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı saygıyla ve teşekkürlerimle huzurlarınıza davet ediyorum.