Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısına İlişkin Genel Kurul Tutanağı


Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu 
(1/437) (S. Sayısı: 54)(x)

BAŞKAN - Komisyon? Burada. 
Hükûmet? Burada. 
Komisyon Raporu 54 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır. 
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in söz talepleri vardır. 
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Bartın Milletvekili Sayın Rıza Yalçınkaya’ya aittir. 
Sayın Yalçınkaya, buyurun efendim. 
Sayın Yalçınkaya şu anda yok. 
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Hasan Özdemir. 
Sayın Özdemir, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar) 
MHP GRUBU ADINA HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı’yla ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 
Bilindiği gibi, ses ve gaz fişeği atabilen silahlar, gerek 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun gerekse 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun başta olmak üzere, herhangi bir kanun kapsamına girmemektedir. Konuyu düzenleyen ve kaynağını kanundan alan herhangi bir mevzuat bulunmadığından, bahse konu silahların imali, ithali, satışı, taşınması ya da bulundurulması herhangi bir kanuna, özel bir kurula bağlı değildir. 
Ayrıca, bu silahlar ülkemizde üretildiği gibi, yurt dışından da genel hükümlere göre ithal edilmektedir. 
Bu silahlara sahip olan kişi sayısındaki artışta, kolayca edinebilmesinin de çok daha büyük etkisi bulunmaktadır. Oyuncak alır gibi faturayla kolayca alınabilen, ruhsata tabi olmayan bu silahlar, on sekiz yaşını dolduran herkes tarafından ikametgâh ve nüfus cüzdanı göstererek her yerden alınabilmektedir. Ayrıca, bu silahların ve mermilerin fiyatlarının ucuz olması da edinilmesini kolaylaştırmaktadır. 
Bugün gelirken gazetelere baktım, burada gördüğünüz gibi, on dört yaşındaki genç bir evladımız, diğer bir kız çocuğunu okulda nasıl vurduğu, gaz tabancasıyla, ibret olarak görülmektedir. 
Bu silahlar, imal ve ithaliyle ilgili herhangi bir kritere tabi olmadıklarından, namlularda yapılan küçük bir tadilatla çelik bilye atar hâle getirilerek gerçek silah hâline dönüştürülmektedir. Son yıllarda ülkemizde bilye atar hâle getirilen bu silahların, yaralama ve öldürmeyle neticelenen birçok hadiselerde kullanıldığına ve bu olayların basına yansıdığına dair şahit olmaktayız. Bu silahlar yapılan tadilatla çelik bilye atar hâle getirilip, yaralama ve öldürmeyle neticelenen olaylarda kullanıldığında, 6136 sayılı Kanun’un 13/1 maddesi uyarınca, gerçek silah gibi hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılmaktadır. 
Hakkında kanuni düzenleme bulunmayan söz konusu bu silahların gerek görünüşü gerekse kullandıkları fişeğin patlaması sırasında çıkardığı ses itibarıyla yakından incelenmedikçe gerçek 
7
________________________________________
silahlardan ayırt edilmedikleri, kötü niyetli kişi ve kişilerce çeşitli suçlarda kullanıldıkları, düğün ve spor müsabakaları sonrası havaya ateş etmede kullanılarak halk üzerinde korku ve panik yarattığı, bu durumun kamu güvenliğini olumsuz etkilediği, gerçek silahlar kullandığı hâlde güvenlik güçlerine bu silahların teslim edildiği, yine yakın atışlarda körlük ve sağırlık yapabildiği, yarattığı korku, panikle kalp krizlerine sebep olduğu, korkutmak amacıyla kurusıkı silahları çeken kişiye karşı, gerçek silah zannedilip meşru müdafaayla ölüme ve yaralanmalara neden oldukları göz önüne alındığında bu yasal düzenlemenin önemi daha iyi anlaşılacaktır. 
Ayrıca, kurusıkı silahların kutlanılmasıyla patlayan gazın volümü, enerji yoğunluğu ve yüksek ısı travmalara neden olmakta, yakın atışlarla patlayan gaz, mermi ve çekirdek etkisi yapmaktadır. Fişeklerine saçma tanesi, cam kırıkları, toplu iğne ve metal çivi gibi yabancı cisimler yerleştirildiğinde, ateşlendiği vakit, gaz basıncı etkisine ilaveten yabancı cisimlerin yaralayıcı etkisi de meydana gelmektedir. 
Son yıllarda bunların gerçek silahlara bire bir benzediklerinden istifade edilerek, gasp, soygun, hırsızlık, kapkaç, tehdit, adam kaçırma, uçak kaçırma, zorla senet imzalatma ve benzeri diğer suçlarda kullanıldıkları birer gerçektir. Kurusıkı silahların ithalinin izne tabi olması için Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından söz konusu silahların gerek güvenlik ve asayiş yönünden uygunluk yazısı aranan malzemeler kapsamına alınması yönünde girişimlere başlanmış ve söz konusu tabancaların ithali için izin alınma zorunluluğu getirilmiştir. 
Kurusıkı silahlarla ilgili yasal boşluklar nedeniyle muhtemel olayların önlenmesi, kamu güvenliğinin sağlanması, bu silahlarla işlenen suçların yaptırımsız kalmaması amacıyla kurusıkı ses ve gaz tabancalarının bulundurulması, taşınması ve ateş edilmesinin önlenmesine yönelik olarak valiliklerce 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 15’inci maddesine dayanılarak yasaklamalar getirilmiş, valiliklerin yasal boşluğu gidermeye yönelik bu tedbirleri dolayısıyla haklarında işlem yapılanlara, yerel mahkemelerce 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 526’ncı maddesi uygulanmıştır. Ancak, kurusıkı silahlara ilişkin yasal düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle Yargıtay tarafından yerel mahkemelerin vermiş olduğu bu kararlar bozulmuştur. Bu durumda, mülkî idare amirleri, emniyet teşkilatı mensupları ve mahkemelerce harcanan zaman ve emek heba olmaktadır. 
Suç ve suçluların kanunlarla düzenlenmesi Anayasal bir zorunluluk olduğundan, geç kalınmış olmakla birlikte, ses ve gaz fişeği atabilen silahlar hakkında kanun tasarısının önereceğim bazı değişikliklerle acilen yasalaşması ve uygulanması gerektiğini düşünmekteyim. 
Emniyet Genel Müdürlüğünce yapılan bir çalışmaya göre, ülkemizde, 2004 yılı itibariyle resmî kayıtlara girmiş yaklaşık 356.218 kurusıkı silah bulunduğu, bu silahlarla 2002 yılından 2004 yılının temmuz ayına kadar 11.249 suç işlendiği ve bu silahların dolaylı olarak karıştığı suç adedinin 4.280 olduğu tespit edilmiştir. 
Türk insanının geleneksel olarak silaha düşkün olduğu bilinen bir gerçektir. Silah ruhsatı almak için psikiyatri servisine başvuranlar arasında yapılan bir araştırmaya göre ruhsat almak isteyenler arasında yüzde 43,3’lük oranında ilkokul mezunlarının ilk sırada yer aldığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla, kurusıkı silahlar konusunda yasal boşluğun doldurulmasının yanında ülke içerisinde asayişin tam olarak temin edilerek insanların kendisini güvende hissetmesi sağlanmalı ve silahsızlanma yönünde kampanyalar düzenlenmelidir. 
Ayrıca, her türlü silahın satış yapılan mağazaların vitrinlerinde sergilenmesinin de yasaklanması gerektiğini düşünüyorum. Bu kanun tasarısıyla hiç değilse kurusıkı silahlar için vitrinlerde teşhir yasağı getirilmesini ve bu kanun tasarısının 3’üncü maddesinin "d" fıkrasına "vitrinlerde teşhiri yasaktır" ibaresinin eklenmesini öneriyorum. 
Tasarı gerekçesinde, ses ve gaz fişeği atabilen silahların ruhsatlı gerçek silahlara birebir benzerliklerinden doğan sıkıntılara değinip tasarı metninin 2’nci maddesinde "6136 sayılı Kanun’un hükümlerine tabi silahlardan ayırt edilmesini sağlayan bir işaret taşıyacak şekilde düzenlenmesi zorunludur." denilmekte ve bu husus, 5’inci maddede yönetmeliğe bırakılmaktadır. Şahsi görüşüme göre, bunun bir yönetmelikle düzenlenmesi, kanun yapma tekniği açısından sakıncalı görünmektedir. 
Amerika Birleşik Devletleri’nde oyuncak silahlar, kurusıkı silahlar gibi gerçek silaha benzeyen silahlar hakkında kanuni düzenlemeler mevcut olup bunların uzaktan ayırt edilmesi için namlunun ucuna parlak turuncu vesaire renkte bir tıkaç getirilmesi şart konulmuştur. Ben de, bu silahların ruhsata tabi gerçek silahlardan ilk bakışta ayırt edilmesini sağlayacak işaretin kanun metninde düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. 
Tasarı metninin 2’nci maddesinde "6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silahlardan ayırt edilmesini sağlayan bir işaret taşıyacak şekilde üretilmesi zorunludur" kısmına, bu işaretin şekli ve renginin belirtilerek yazılmasını öneriyorum. 
Söz almış olduğum kurusıkı silahlar vesilesiyle, polisin sorunları hakkında da değinmek istiyorum. Suç ve suçluyla mücadele eden emniyet teşkilatı bir yandan sorunlarla boğuşurken diğer yandan hizmet vermeye çalışmaktadır. AKP Hükûmeti tarafından, polisin özlük hakları konusunda sıkıntılarının giderileceği söylenmesine karşın, özellikle ücret ve fazla mesai konularıyla ilgili olarak tatmin edici bir düzenleme yapılmamıştır. Maaş ve diğer özlük haklarında iyileştirme yapılmaması nedeniyle teşkilatın kalifiye personeli ayrılmakta ve maalesef, başka kurumlara geçmektedir. 
8
________________________________________
Türk polisinin maaşı Avrupalı meslektaşlarıyla mukayese edildiğinde çok düşük kalmakta, Amerika Birleşik Devletleri polisi 4.200 euro, Alman polisi 3 bin euro, İngiliz polisi 4.300 euro kazanmaktadır. 
Fazla çalışma ücreti emniyet teşkilatında ortalama 180 YTL civarındadır. Devlet memurlarının kırk saatin üzerinde yapacakları her fazla çalışma saati ücreti bazında hesaplama yapılarak fazla mesai ücreti tahakkuk ettirilirken, polis teşkilatında bu ücret ortalama 180 lirayla sınırlı kalmaktadır. Polis ne kadar fazla çalışırsa çalışsın bu ücret artmamaktadır. 2006 yılında yargı mensuplarına ve mülki idare sınıfına yapılan iyileştirmeden sonra il emniyet müdürleri ve ilçe emniyet müdürleri açısından ücret yönünden bir iyileştirme maalesef olamamış ve benzer görevler yapan diğer kamu görevlileriyle emniyet müdürü maaşları arasında yaklaşık bin YTL’lik dengesizlik meydana gelmiş ve halen il emniyet müdürleri 2.425 YTL almaktadır. Öte yandan, vatandaşımızın can ve mal güvenliği ve devletimizin bekası için, gerektiğinde hayatı pahasına fedakârca görev yapan emniyet teşkilatı bünyesindeki emniyet hizmeti sınıfı personelin diğer devlet memurlarıyla karşılaştırılması işin özüne aykırıdır. Hâlen mevcut uygulamada polisler de diğer memurları gibi 657 sayılı Devlet Memurları kapsamında göre görev yapmaktadırlar. Ancak maaş ve özlük hakları bu kanuna göre şekillenir. Çalışma saatleri bu kanun kapsamından farklıdır. Normal kamu çalışanları günde sekiz saat mesai yaparken polisin mesaisi resmî olarak günde on iki saattir. Diğer kamu görevlileri hafta sonu, dinî ve resmî bayramlarda, yani özel günlerde istirahat ederken, polisimiz güvenliği sağlamak için fedakârca çalışmaktadır. Dolayısıyla, sosyal hayatları da sekteye uğramakta, polisimizin psikolojisi bozulmaktadır. En çok intihar olayı -üzülerek söylüyorum- emniyet teşkilatında yaşanmaktadır. Devletin resim üniformasını taşıyan, güvenlik konusunda hiçbir kuşku taşımaması gereken polis, düşük maaş nedeniyle borç batağına saplanmış, ailesine zorunlu ihtiyaçlarını gideremez hale gelmiştir. Bayram ve hafta sonu tatili olmayan polisin, yılda üç yüz on üç gün ve günde on iki saat çalıştığı düşünüldüğünde üç bin yedi yüz elli altı saat mesai yaptığı görülmektedir. Diğer kamu görevlileri ise, haftada iki gün ve diğer tatil günleri dikkate alındığında, yılda iki yüz kırk dokuz gün çalışmakta ve yıllık çalışma saatinin bin dokuz yüz doksan iki saat olduğu görülmektedir. Buna göre bir emniyet teşkilatı mensubu diğer kamu kuruluşu personelinden bin yedi yüz altmış dört saat daha fazla çalışmakta ve bu rakam diğer devlet memurlarından yüzde 88 oranında fazla çalıştığını göstermektedir. 
Polisin aldığı maaşın büyük bir bölümü tazminatlardan ve fazla mesaiden oluşmaktadır. Tazminatlar ve fazla mesai ücretleri ise, maalesef emekli maaşına yansımadığından, emekliye ayrılan personelin maaşı yarı yarıya düşmektedir. Görevli iken 1.400 YTL alan polis memuru emekli olunca 800 YTL, 1.500 YTL alan başkomiser emekli olunca 800 YTL, 2.425 YTL alan il emniyet müdürü emekli olunca 1.600 YTL maaş almaktadır. Bugün emniyet teşkilatının yüzde 25’i borç batağı içerisindedir. Görüldüğü gibi, emniyet teşkilatı mensuplarının sorunları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile çözülememektedir. Emniyet teşkilatı mensuplarının özlük hakları, acilen, polis personel yasası ile düzenlenmelidir. 
Ayrıca, çarşı ve mahalle bekçilerinin görev ve yetkileriyle hizmet koşullarının ve karşılaştıkları risklerin polislerle benzerlik taşıması nedeniyle yardımcı hizmetler sınıfından çıkarılarak emniyet hizmetleri sınıfına alınması gerekmektedir. 30/5/2007 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen, 14/6/2007 tarihinde eski Cumhurbaşkanımız Sayın Necdet Sezer tarafından iade edilen çarşı ve mahalle bekçilerinin yardımcı hizmetler sınıfından çıkarılarak emniyet hizmetleri sınıfına alınması ve emniyet hizmet sınıflarının değiştirilmesinin uygunluk sağlaması amacıyla 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nda değişiklik yapan, düzenleme getiren 5677 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yeniden Meclise getirilmesi gerekmektedir. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun müddet emniyet teşkilatında görev yapan bir kamu görevlisi olarak, bekçilerimizin de polis memurlarımızdan hiçbir farkı olmadığı, tamamen, silah kullandıkları ve silahlı olaylara katıldıkları görülmektedir. Bunların yardımcı hizmetler sınıfından çıkarılarak, acilen, polisler gibi, emniyet teşkilatı mensuplarının düzenlemesine getirilmesinde yarar vardır. 
Polisin sorunları sadece özlük haklarıyla da sınırlı değildir. Polis, tebligat işlemleri, adres ve kimlik tespiti işlemleri, sosyal ve ekonomik durum araştırması, askerlik, banka gibi birçok konularda belgelerin takibini yapmaktadır. Yaklaşık altmış kamu kurum ve kuruluşuna ait belgelerin takibi ve adrese teslimi yapan polis, zaman, emek, para kaybı yapmakta, suçların önlenmesi ve faillerin yakalanması gibi asli işlerini yapamaz hale gelmiştir. 300 bini aşkın özel güvenlik teşkilatı sektöre girmesine rağmen, üzülerek söylüyorum, halen 20 bin dolayında polis bina ve kişi korumasında görev yapmaktadır. Amatör maçlardan profesyonel lig maçlarına kadar tüm maçlarda, ayrıca, havaalanlarının, otoyolların ve köprülerin korunmasında polis aktif olarak görev yapmaya devam etmektedir. Bu bağlamda, Avrupa Birliğine dahil ülkelerde polise ait bina, tesis ve diğer yapıların korunması dahi özel güvenlik birimlerine bırakılmıştır. Bu ülkelerde maçlarda alınan tedbirler de özel güvenlik birimleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu konunun ciddi adım atılarak polislerin asli görevleri dışında çalışmalarının önlenmesi, küçümsenmeyecek ölçüde emek ve bilgi israfını önleyecektir. 
Emniyet teşkilatında bütçe imkânlarının azlığı, araç gereç, malzeme, yakıt yetersizliği de hizmete yansımaktadır. Uzmanlar, polis otolarının normalde üç yılda bir yenilenmesinin uygun olacağını bildirmektedir, ancak, bu, mümkün olamamaktadır. Bilhassa asayiş ve trafik ekiplerinin 
9
________________________________________
otoları eskidir ve benzinleri kısıtlı verilmektedir. Özellikle asayiş, trafik ve polis merkezi ekiplerinin benzinleri kısıtlanmamalı, otoları mutlaka yeni olmalıdır. 
Sözlerime son verirken, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak çıkartılmasında geç kalınmış olan bu yasa tasarısına olumlu oy vereceğimizi bildirir, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Bartın Milletvekili Sayın Rıza Yalçınkaya, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) 
CHP GRUBU ADINA MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 54 sıra sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı ile ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. 
Haklarında kanuni düzenleme bulunmayan ses ve gaz fişeği atabilen silahların imali, satışı, taşınması ya da bulundurulması ruhsata veya belgeye bağlı olmadığından, bu silahlar ülkemizde kolayca üretilebilmekte ve yurt dışından da ithal edilebilmektedirler. Kurusıkı olarak tabir edilen bu silahlar ses tabancası olarak da bilinmektedir. Bugün gerçek silahlardan ayırt edilememekte, kolayca gerçeğe dönüştürülebilmekte ve suçlarda yaygın olarak kullanılabilmektedirler. Kurusıkı taşıyan insanlar, bu nedenle, gerçek silahlı kişiler tarafından kendini savunma amacıyla karşılık görebilmekte ve bu durum ölümlere neden olmaktadır. Ayrıca, kurusıkı silahların namluları çok basit değiştirilebildiğinden, gerçek bir silah gibi kullanılmaktadırlar. Bu silahlar 6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu kapsamında tutulmadığı için ruhsata tabi olmamakta ve böylece bu silahlara olan talep her geçen gün artmaktadır. 
Ülkemizde her 100 kişiden 13’ünde ateşli silah bulunmaktadır. Geleceğimizin teminatı her 10 gençten 1’i delici kesici alet, her 20 gençten 1’i ise ateşli silah taşımakta ve çete üyesi olmaya zorlanmaktadır. Ülkemizde Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 741.364 adet ruhsatlı silah bulunmakta, resmî sayıları belli olmamakla birlikte çok sayıda kurusıkı ve gaz tabancalarının bulunması korkunç bir gerçeklik olarak önümüze çıkmaktadır. 
Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 2007 yılında kurusıkı silahların doğrudan ve dolaylı olarak kullanıldığı toplam 7.129 olayın meydana geldiği tespit edilmiş ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından 2.185 adet kurusıkı silah ele geçirilmiş olup, ayrıca güvenlik kuvvetlerimizce de 27.510 ruhsatsız silah ele geçirilmiştir. 2006 yılının ilk dokuz ayında İstanbul’da, polis bölgesi rakamlarına göre, kurusıkı silahların gerçek silahlara dönüştürülmesiyle 33 kişinin öldürüldüğü ve 566 gasp olayına rastlanıldığı belirtilmiştir. Öldürme vasfı olmadığı zannedilen bir aletin 33 can alması kurusıkı tabancaların ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu göstermektedir. Bu acı senaryolara daha birkaç gün önce de bir yenisi daha eklendi. İstanbul Dolapdere’de bir ilköğretim okulunda on dört yaşındaki öğrencinin evinden getirdiği kurusıkı silahla kız arkadaşını vurması olayın ürkütücü boyutunu bizlere bir kez daha hatırlatmıştır. Burada asıl sorun ise yasal mevzuatta kurusıkılara ilişkin bir düzenlemenin olmayışı ve Yargıtay kararlarında silah niteliğinde bulunmayan kurusıkı tabanca ile gerçekleşen eylemlerin ceza kanunlarında tanımlanan, içinde silah öğesi bulunan suç tipine uygun bulunmadığı yönündeki kararlarıdır. 
Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre ülke genelinde polis bölgesinde suçların işlenmesinde kullanılan silahlar ile amaçsız silah kullanılması sonucu ele geçirilen silahlara ilişkin rakamlar şöyledir: 2006 yılında mala ve şahsa karşı toplam 785.510 olay meydana gelmiştir. Bu olaylarda 8.069 kişi ölmüş ve 161.602 kişi yaralanmıştır. Söz konusu olaylarda kullanılan ve ele geçirilen ruhsatlı silah sayısı 2.659, ruhsatsız silah sayısı ise 19.769’dur. 2006 yılında suçta kullanılan ruhsatsız silah sayısı ruhsatlıların 7 katından fazladır. 2007 yılı Ocak-Nisan ayları arasında kişilere, mal varlığına, topluma, millete ve devlete karşı toplam 276.572 olay meydana gelmiştir. Bu olaylarda 3.037 kişi ölmüş ve 54.350 kişi yaralanmıştır. Bu olaylarda kullanılan ve ele geçirilen ruhsatlı silah sayısı 767, ruhsatsız silah sayısı ise 5.809’dur. 2007’nin ilk dört ayında suçta kullanılan ruhsatsız silah sayısı ruhsatlıların 7,5 katından fazladır. İşte, bu rakamlar, ülkemizin karanlık yüzünü ortaya koyan ve ne zaman ne olacağını bilemeyeceğimiz durumu açıklayan, birçok insanın her an ölebileceğini anlatan rakamlardır. Bu veriler Türkiye’de ciddi bir silaha sarılma sorunu olduğunu ortaya koymaktadır. 
"Kurusıkı" olarak tabir edilen ses ve gaz fişeği atabilen silahlar nitelikleri bakımından 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun ile 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun kapsamına girmemektedir. Kurusıkılar hakkında diğer mevzuat hükümlerinde de herhangi bir düzenleme bulunmaması nedeniyle bunların imali, satışı, taşınması ya da bulundurulması ruhsata veya belgeye bağlı değildir. Her yıl yaklaşık 180 bin kişinin kurusıkı silah satın aldığı tahmin edilmektedir. Türkiye’deki üretimi ve satışı on yıllık bir geçmişe sahip olan kurusıkı tabancalar bugün yıllık cirosu 10 milyon doları bulan bir sektöre dönüşmüş durumdadır. On sekiz yaşını dolduran herkes tarafından bir ikametgâh ve nüfus belgesiyle temin edilebilmesi ve ayrıca 6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu kapsamında bulunmadığı için ruhsata tabi olmaması kurusıkı silahlara olan talebi artıran nedenlerin başında gelmektedir. 
10
________________________________________
Ülkemizde kurusıkı silahların görünüşü, kullandıkları fişeğin çıkardığı ses itibarıyla ve gerçek silahlara benzerliğiyle kötü niyetli kişi ve kişilerce çeşitli suçlarda ya da düğün ve spor müsabakaları sonrası havaya ateş etme, yani zevk için kullanıldıkları, halk üzerinde korku ve panik yaratıldığı, hatta bu tabancaların namlularının değiştirilmesi sonucu ruhsata tabi gerçek tabanca vasfına dönüştürüldükleri dikkate alındığında kanuni bir düzenleme yapılması kaçınılmaz hâle gelmiştir. 
Kurusıkı silah ve gaz tabancaları hakkında ülkemizde hiçbir yasal düzenleme mevcut olmadığı gibi, bu silahlar herkes tarafından kolayca elde edilebilmektedir. Bu nedenlerle, mevcut boşluğu giderecek kanuni düzenlemenin yapılması zorunlu hâle gelmiştir. Sonuç itibarıyla, belki korunma, belki hava atmak amacıyla alınan kurusıkı silahların artık Türkiye’de çok ciddi boyutlara ulaştığını ve kurusıkı silahların insanı korumadığını, aksine ölümüne yol açtığı bilinmektedir. 
Ülkemizde suç istatistiklerine göz attığımızda durumun ne kadar vahim olduğu daha da iyi anlaşılmaktadır. 2006 verilerine göre 85.964 eve, 68.855 otomobile, 55.967 iş yerine hırsız girmiş, yaklaşık 40 bin kişi yankesici ve kapkaç kurbanı olmuş, yaklaşık 9 bin gasp ve yağma vakası emniyet siciline işlenmiştir. Yaklaşık 28 bin zorla tehdit olayı yaşanmış, 20 bin vaka intihar ve intihara teşebbüs olarak kayıtlara geçmiş, 7.130 yetişkin, 546 da çocuk kaçırılmış, 28 dakikada bir ruhsatsız silah yakalanmış, yakalanan silah sayısı yaklaşık 14 bin olarak emniyet kayıtlarına girmiştir. Kısacası, 2006 yılında suç istatistiklerinde 2005 yılı verilerine göre yüzde 65 artış olmuş, her 39 saniyede bir suç işlenmiştir. 
Bu olayların bu kadar hızla artmasındaki en büyük etken ortada dolaşan ruhsatlı ve ruhsatsız silahların çokluğudur. Ayrıca artışların nedenlerinde televizyonlarda yayınlanan ve gençlerimiz üzerinde büyük etkiler yapan, silahlanmayı özendiren mafya dizilerinin büyük rol oynadığını da hepimiz bilmekteyiz. 
Peki, bu artışlarda AKP Hükûmetinin rolü yok mudur? Yoktur diyemiyoruz çünkü Makina Kimya Endüstrisi Kurumunun on ay taksitle silah satış kampanyası Hükûmetin yanlış bir uygulamasıdır. Bu kurumun silah satma çabası toplumdaki suç eğimini ve korkusunu körükleyen, insanın temel yaşam hakkını tehdit eden ve son derece kaygı uyandıran bir çabasıdır. 9 Mayıs 2007 tarihinde İçişleri Komisyonunda 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin verilen tekliflerin tümü üzerinde görüşmeler sürerken bir milletvekilimizin önerisi üzerine, açık alanda, düğün, nişan, sünnet, kına gecesi gibi yerlerde silah taşınmamasına ilişkin düzenleme "düğünlerde silahı koyacak yer bulamaz" gerekçesiyle maddeden çıkarılmıştır. Maalesef böyle bir savunmayı anlamak mümkün değildir. Bu anlayış silahtan ayrılamama alışkanlığıdır. Silahından ayrılamıyorsan bu tür yerlere gitmeyeceksin. Ayrıca yasaların kişiye özel çıkartılamayacağını da hatırlatmak isterim. 
Düğünlerde, kutlamalarda serseri bir kurşunla yaşamını yitirenler oldukça hepimizin yüreği sızlayacaktır. Mutluluğun, coşkunun silahlarla gösterildiği bu eğlence alanlarında insan mutluluğu silahla taçlandırılamaz, ancak kanlandırılır. Sünnet düğününde bir magandanın silahından çıkan kurşunla ölenleri, düğün izlerken serseri bir kurşuna kurban gidenleri, bir futbol maçının sevincini ateş ederek kutlamaya çalışırken birdenbire katil olanları duydukça nasıl yerimizde oturacağız, nasıl uyuyabileceğiz? 
Tüm bu yaşananlara son verilebilmesi için önce biz milletvekillerinin gereken özveriyi en iyi şekilde göstermemiz gerekmektedir. Bakanlar Kurulu toplantısında Millî Savunma Bakanımızın bakanlara silah hediye etmesi de birçok kesimi derinden üzmüştür. Konuyu, değerli milletvekili arkadaşım Sayın Nesrin Baytok Hanım da bir soru önergesiyle gündeme getirmiş ve Sayın Başbakana sorular yöneltmişti. Bu soruları kısaca özetleyecek olursam; "Tabancaların piyasa değeri nedir?", "Silahların nereden karşılandığı, bütçeden mi karşılandığı, bir sponsor tarafından mı karşılandığı, sponsor tarafından karşılandı ise kimdir bu sponsorlar?", "Silahların devlet kayıtlarına geçip geçmediği, silahların geri iade edilip edilemeyeceği?" soruları idi. 
Söz konusu soru önergesi zaten süresi içinde cevaplanmamış ve bu önergeye cevabı Sayın Milli Savunma Bakanımız vermiştir. Sayın Bakanımız da vereceği cevabı uzun uzun düşünmüş olmalı ki "Anılan soru önergesinde yer alan hususlarla ilgili olarak Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreterliğince 9 Ağustos 2007 tarihinde bir basın açıklaması yapılmıştır. Bilgilerinize arz ederim." demekle yetinilmiştir. 
İşte, bir milletvekilimizin toplumu aydınlatmak için, öğrenmek için istediği sorulara almış olduğu cevap! Neyse… Bizim de onlara cevabımız "Silahlarınızı güle güle kullanın, ama lütfen çoluğunuzdan çocuğunuzdan uzak tutun." olsun. 
Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı kurusıkı silahlara ilişkin mevcut yasal boşluğu doldurması sebebiyle, en azından konunun muhataplarını oluşturması bakımından son derece önemlidir. Bu kanun tasarısına göre kurusıkı silahlar artık gerçeğe dönüştürülemeyecek şekilde üretilmek zorundadır. Bu silahlar yalnızca mermi veya av malzemesi ya da yivsiz tüfek satışı yapmak için valiliklerce ruhsatlandırılmış yerlerde satılacak. 
Önemli bir diğer nokta ise, kurusıkı silahları satan bayiler, üçüncü şahıslara devredenler ve devralanların bir ay içinde mahalli mülki amire bildirimde bulunmak zorunda olmasıdır. 
Kanun tasarısının önemli bir diğer maddesi, kurusıkı silahların taşınmasının yasaklanmasıdır. Ayrıca, kasten işlenen bir suç nedeniyle bir yıl ve üzerinde hapis cezası alanlar ile ateşli silahlarla 
11
________________________________________
işlenen suçlardan hükümlü bulunanlara ve on sekiz yaşın altındaki yurttaşlara da satışı yasaklanmaktadır. 
Kurusıkı silah artık bir yerden başka bir yere bir kutu içerisinde, kolayca ulaşılamayacak ve kullanılamayacak şekilde nakledilebilecek, kişi bu şarta uymazsa kurusıkı silah taşımak suçu işlemiş olacaktır. 
Kurusıkı silahlara ilişkin bu düzenleme son derece önemli ve iyi bir girişim olmakla beraber, maalesef eksik noktaları da mevcuttur. 
Başlıca eleştirilecek konu: Cezaların caydırıcı olmamasıdır. Taşıma, satış ve nakille ilgili maddelere aykırı davrananlar yalnızca 500 YTL idari para cezası alacaklar ve silahlarının mülkiyeti kamuya geçecek. İzinsiz imal edenler ise ilgili maddelere aykırı davranırlarsa, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 100 binden 500 bine kadar adli para cezasıyla cezalandırılacaklar. 
Gerçeği söylemek gerekirse, bu tasarı üzerinde daha farklı birçok düzenleme yapılması gerekmektedir, fakat şimdilik bu haliyle de kanunlaşması atılmış büyük bir adımdır. İlerleyen günlerde bu konuyla ilgili tasarılar üzerinde daha güzel iyileştirmeler yapmalı ve ülkemizi silahsızlandırmaya doğru yönlendirmeliyiz. 
Şöyle ki, ileriki çalışmalarımızda kurusıkıların belgelere bağlanması, cezaların ağırlaştırılması, kullanıcılarından adli sicil kaydı, doktor raporu istenmesi, ambalajlarına "öldürücü" ibaresinin konulması, silah tanımına kurusıkının da dahil edilmesi, kurusıkı silah satın almaya yönlendirici kampanyaların, reklamların engellenmesi konularında çalışmalarda, önerilerde bulunup, ayrıca bireysel silahsızlanma konusunda gerekli adımları devreye sokmalıyız. 
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun ile gerekli değişiklikleri yapmak zorundayız, çünkü, silahsızlanma sorunu toplumun tüm kesimlerince benimsenmedikçe kesin çözüm üretmek oldukça zordur. 
Silahsızlanma için yaygın ve yüksek sesli kampanyalar yürütülmelidir. Biz milletvekilleri bu kampanyalara öncülük etmeliyiz. Hemen silahlarımızı teslim etmeliyiz ve topluma örnek olmalıyız. (CHP sıralarından alkışlar) 
Güvenlik görevlileri dışında kimseye taşıma ruhsatı verilmemesine yönelik uzun dönemli çalışmalar hedeflenmelidir. Ruhsat işlemlerinin daha katı kurallara bağlanması gerektiğine, ruhsat sürelerinin kısaltılmasının gerekli olduğuna inanıyoruz. Bireysel silahsızlanma bir hedef olarak kabul edilerek, silahların teslimi, edinilmesinin zorlaştırılması hususlarında düzenlemelerin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu kanun tasarısında yapılmak istenenlerin çok yeterli olmadığının farkındayız. Fakat, Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı, kurusıkı silahlara ilişkin mevcut yasal boşluğu doldurması sebebiyle en azından konunun muhataplarının oluşturulması bakımından son derece önemlidir. Bu nedenle, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu tasarıyı önemsiyoruz. İlerleyen zamanlarda bu konular üzerinde çalışmalarımızın devam edeceğini belirterek, tüm milletvekillerimizi tekrar silahlarını bırakmaya devam ediyorum. 
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yalçınkaya. 
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan. (DTP sıralarından alkışlar) 
Sayın Kaplan, buyurun. 
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. 
Aslında, Genel Kurulumuz biraz önce farkında olmadan veya farkında olarak bu konuda bir yasa çıkardı, beş dakika önce. Yani, 54 sıra sayılı yasadan beş dakika önce uyum yasalarını topluca oyladık ve kabul edildi. Orada "kurusıkı" tabir edilen ses ve gaz fişeği ya da benzeri atabilen tabancaların teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline getirenlerin cezalandırılması yönünde on beş dakika arayla burada bir yasa kabul edildi. Şimdi, tekrar benzeri hükümleri içeren, özellikle 4’üncü maddede yine aynı konuda bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Şimdi burada arka arkaya gelmesi bir tesadüf tabii. Ancak, biz, özellikle bazı verilerden yola çıkarak, bu yasa tasarısını grup olarak destekleyip lehe oy kullanacağımızı ifade ederken bazı eksikliklerini de Sayın Genel Kurulun dikkatine sunmak istiyorum. Umuyorum hep beraber o konuda bir düzenleme yapabiliriz. 
Şimdi piyasada -mevcut tasarı metninde de var- 370 bin civarında kurusıkı ve gaz fişeği atabilen silahın bulunduğu, Türkiye’de satıldığı ifade ediliyor. 2002 yılından 2004 yılına kadar da 11.249 suç işlendi ve bu suçların detayına bakıldığı zaman 4.283 adedinin bu benzeri silahlarla işlendiği ortaya çıkarsa, şöyle bir oranlama yaptığımız zaman, işlenen suçların yarı yarıya kadarının hemen hemen -yüzde 48 oranında- kurusıkı silahlarla bu nevi gasp, soygun, hırsızlık, kapkaç, tehdit, zorla senet imzalama, hatta araç kaçırma, uçak kaçırma, benzeri birçok suçta kullanıldığını görüyoruz. 
Şüphesiz bu tür silahların; korku ve panik yaratan, halk üzerinde, insan üzerinde hakiki silah etkisi yapan ve gerçekten piyasada Mahmutpaşa’da veya Karaköy’de veya Ankara’daki Necatibey Caddesi’nde, birçok yerde bu ve benzeri silahların satıldığı yerlere bakıldığı zaman, hakiki silahlardan ayırt edilmesi de mümkün değil. Hakiki silahlarla aşırı derece benzerliği, aynı şekilde şarjör takılması, ses çıkarması ve bunun kolaylıkla namlusunun değiştirilerek öldürücü bir silaha dönüştürülmesi ve 
12
________________________________________
buna öngörülen bir cezanın olmaması karşısında, son zamanlarda belli ki, bu suçların en yaygın kullanılma nedeni de hiçbir yasa olmaması, bu boşluktan yararlanılması. 
Aslında, şöyle baktığımız zaman, bu yasanın görüşülmesi esnasında kimlerden, hangi komisyonlardan geçmiş? Aslında ilgi komisyonları itibarıyla önce tali komisyon, Adalet ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına havale edilmiş. Sonradan, alt komisyonlarda, İçişleri, Millî Savunma, Adalet, Maliye, Sanayi ve Ticaret Bakanlıkları, ilgileri nedeniyle dâhil olmuşlar. Yani, bu görüşmeler, bu tasarı görüşmeleri yapılırken sonuçta bunca bakanlık, bunca komisyon, bunca uzmanlık alanı gelip bunun üzerinde durmuş. 
Tabii, daha dün Beyoğlu’nda, bir ilköğretim okulunda, bir erkek öğrencinin, sınıf arkadaşı kız öğrenciyi kurusıkıdan bozma bir silahla yaralaması, vurması nedeniyle, bu iki gündür basınımızda da kurusıkı silahlarla ilgili birçok haber yazılmakta. İlginç şeyler, tespitler var tabii. Tezgâhlarda, bunları satın almak isteyen bir kişi -yaşı hatta ne olursa olsun- yirmi beş lirasını çıkardığı zaman bir tabanca sahibi olabilmektedir. Yani tabancasına göre, Smith Wesson’sa veya Zigzaver’se veya otomatik makineliyse fiyatı artıyor. Namlusu kısa veya uzunsa, ona göre 500 liraya kadar çıkıyor. Polislerin kullandığı silah benzeri bir silah almak isteyenler ise, gittiği zaman 235 YTL’ye polislerin kullandığı 14’lüden bir tane edinebiliyor. Şimdi, durum böyle olunca ve çok rahatlıkla yüzlerce kurusıkı mermi de paket paket alınabilince, çok rahat bir suç aleti durumuna geliyor. Eğer, Adli Tıp Kurumunun verilerine baktığımız zaman, son üç yılda, kurusıkı silahların namlusunun değiştirilmesiyle sadece 35 cinayetin işlendiği ortaya konursa, bu silahların yine vahim bir şekilde suç aracı olarak kullanılması, bu yasanın çıkmasının bile gecikmeli olduğunu, geç olduğunu ortaya koymaktadır. 
Demin, Sayın Aslanoğlu söze karışıyordu… Kurusıkı satılan bölgeler ile ilgili bir araştırma yapılmış, bir veri var; ne kadar doğru bilmiyoruz, ama bu verilere göre, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 23, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 19, Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde yüzde 18, Ege Bölgesi’nde yüzde 15, ondan sonraki bölümleri Marmara ve Trakya takip ediyor. 
Sormuşlar "Kurusıkı silahları niye taşıyorsunuz?" Bu veri de aslında düşündürücü. Deniliyor ki: "Birileri bende silah olduğunu varsın bilsin diye, ben taşıyorum." bu rakam yüzde 48’lerde. İkinci oran, silahları sevdiği için "taşıyorum." diyen bir oran, yüzde 16’larda. "Karizma olsun" diyen bir grup var, yüzde 15’lerde ve "Düğünlerde, spor sonrası da maçları kazanınca ateş etmek istiyorum." diyenlerin oranı da hatırı sayılır. Ama ilginç olan, en düşündürücü olan kendini korumak için bu silahları alanların oranının en düşük olması, yüzde 10’larda. 
Şimdi böylesi bir durumda bu kadar vahim sonuçları olan bu kurusıkı silahla ilgili verileri ortaya koyduktan sonra, biraz da gerçek hayatla yüzleşmek gerekiyor. Hatırlarsınız, çok yakın zamanda Partimizin genel merkezi üzerine, beline bir kurusıkı silah takıp namlusunu değiştiren zat geldi, bağırıp birkaç el sıktıktan sonra yakalandı, karakola getirildi ve serbest bırakıldı. Aynı olaya benzer bir olay iki gün sonra -çok yakın bir tarih sonrası- İstanbul’da Eminönü ilçe binamızın önünde meydana geldi. Yine kurusıkı silahını çeken bir kahraman, pencereye, binaya ateş etti. Pencerede, camlarda kurşun delikleri var. Şimdi, bunu, üyeler, orada sıkarken silahı gördüler, kovaladılar, selameti karakolda sığınmakta buldu bu zat da. Karakoldan adliyeye getirdiler, serbest bırakıldı. Şimdi, bu, yakın zamanda tanık olduğumuz birkaç olay, sadece bizi ilgilendiren boyutu. 
Suçta kullanım, şüphesiz, şiddeti teşvik. Şiddet toplumunda sadece bu kurusıkı silahlar veya gaz fişeği atabilen silahların belli bir düzene bağlanmasından öte, kriminal bir toplum olmaya başladık. Yani nasıl bir kriminal toplum olmaya başladık? Televizyon dizilerinden etkilenen ona göre bir silah satın alıyor. Kurtlar Vadisi’ni seyredenler farklı bir silah alıyor veya son zamanlarda, Pars diye bir dizi çıkmış, orada -her nedense, ülkemizde yaşayan farklı etnik kimlik ve dilleri konuşan insanları aşağılayan birçok böylesi dizide RTÜK son derece cömert- onlarda, son derece bir silahları teşvik var. Bu silahları teşvik sonucudur, vatandaş, 25 lirayı cebine koyup doğru soluğu silah satan bir dükkânda alıyor, parası biraz daha fazlaysa otomatiğini alıyor, biraz daha parası varsa daha gelişmişini alıyor yani 200 tane mermiyi, Fenerbahçe, Beşiktaş veya Galatasaray maçından sonra zafer sarhoşluğuyla sıkabiliyor veya yolda, geçen birine doğrultup çıkar paraları, cüzdanını diyebiliyor veya farklı bir suçta kullanabiliyor. 
Şimdi, tabii, bu silahların bir de gerçeklerini kullanan, vatan uğruna son derece kahramanlık eden epey operasyonlar da gündeme geliyor. İlginçtir, bu kurusıkı silahlarla, vatanı koruma adı altında, devletin güvenlik ihalesinde bir numara kendini hissedip çek senet mafyası veya diğer benzeri, cinayet işleri, adam kaçırma, zorla senet imzalama işlerine karışan birçok çete ve bu çetelerin, ne yazık ki büyük bir kısmının, devlet güvenlik örgütleri içinde de zamanında görev almış, önemli mevkilerde olan insanlar olduğunu görüyoruz. 
Tabii ki bir hukuk devletinde adaletin tecellisi için öncelikle bu tür çetelerin ve kullandığı silahların ve markalarının çok önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. İnanın, iyi bir araştırma yapılırsa bu kurusıkı silahlarla ilgili, hangi çetenin hangi silahı kullandığını ve hangi silahın markasının benzerinin daha çok satıldığını tespit edebilirsiniz. Glock marka mı, hangi çete kullanmış? Hrant Dink’in cinayetinde kullanılan silah mı, ondan kaç adet satılmış? Malatya’daki cinayette yakalanan silah mı, araştırın, onun benzeri kurusıkı gaz fişeklerinden kaç tane satılmış? 
Trabzon’da rahibe sıkılan silah mı? Glock’tu o da. Zaten, Glock’lar da artık resmen Türkiye’de satılmaya başlanacak. Çok ilginç tesadüflerle, bunlar birbirine bağlı değil. 
13
________________________________________
İnanın, Ramazan Bayramı’nda, Kurban Bayramı’nda bayram günü sokaklarda gezerken beni dehşete düşüren bir şeyle karşılaşmıştım. Oyuncak plastik silahlar herkesin elinde, çocuklar çetecilik oynuyorlardı, bayram harçlıklarıyla onu almışlardı. Şimdi, kriminal açıdan çok ciddi bir araştırmanın yapılmasında büyük yarar var. Bu kullanılan 4.283 adet silah ne tür silahtır? Bunu özellikle İçişleri Bakanlığının, Emniyetin, Jandarmanın, güvenlik kuvvetlerinin çok iyi araştırması gerekiyor. Hangi tip silahlar hangi soygunda, hangi gaspta, hangi hırsızlıkta, hangi suç tipinde, senet-mafya ihalesinde kullanılmış? Bu çok çok önemlidir. Bu silahların özellikleri itibarıyla çok önemli ipuçlarına varılabilinir. 
Şimdi, biz bu çerçevede bu olaya baktığımız zaman bu yasanın aslında bu tür suçlarda yaygın olarak kullanılan ve hiçbir cezai müeyyidesi olmayan… Sadece bir yanıyla İl İdaresi Kanunu’yla valilikler veya mülki amirliklerin yasaklama gibi emirleri olabiliyor: İşte, düğünlerde silah atmayın -kurusıkı da olsa- veya maçlarda, sporda… Onun müeyyidesi de bir ay hapis cezası biliyorsunuz, emirlere uymama. Onun da cezası yine paraya çevirdiğimiz zaman çok cüzi bir şey. 
Peki bu yasada bu İl İdaresi Kanunu’ndaki müeyyide gibi bir müeyyideyle yasaklama getirdiğimizin farkında mıyız acaba, diye bütün arkadaşların dikkatini çekmek istiyorum. Şöyle çekmek istiyorum: Örneğin yasanın 4’üncü maddesini -ceza hükümlerini- bütün arkadaşlar özellikle okusun. Zaten, bu silahların imali, izne bağlanması, taşınması yönünde hükümler var, ama diyor ki: Böyle bir silahı taşıyan yakalanırsa ne olur? 500 Türk lirası para cezası verir. Şimdi, bakın… Arkasından yine diyor ki: Bunu imal eden birisi olursa ne kadar ceza vereceksiniz? 5 bin yeni Türk lirasından 20 bin yeni Türk lirasına… Peki, piyasa değeri ne kadar bu silahların en son biliyor muyuz acaba? En son bu silahlarla ilgili piyasanın cirosunun 15 milyon dolar olduğunu hepimiz biliyoruz. 
Şimdi, 15 milyon dolar cirosu olan bu kurusıkı atan silah piyasasında üzerinde ruhsatsız bir tane kurusıkı silah yakalandı diye 500 lira ceza verdiğiniz zaman ve silahına el koyduğunuz zaman bunun caydırıcılığı nerede kalacak? 
Şimdi, bakın, namlusu değiştirilmemiş, öldürmeye elverişli silah değil bu söylediğimiz. Zaten onunla ilgili yasayı on beş dakika önce hep beraber çıkardık. Ama zaten bu silahların hepsi hakiki silahlara benzediği için bugün bu tasarı gündeme gelmiyor mu? Geliyorsa… Adam, insan cebine bir tane böyle 14’lü Browning tabancayı takıp bir caddede gasp yapacak… Hedef… Üç yerde gasp yaparsa, biner liradan çıkarsa 3 bin lira 3 kişiden, ayrı... Yakalandı diyelim, polis yakaladı getirdi. Ne olacak? 500 lira ceza verecek. Ne kadar kârı var? 2.500. Ha, gaspa girer, bu silah da aslında şiddet unsurunu oluşturur. Bunu bekleyeceğiz yargımız içtihat oluştursun. Ne gerek var? Caydırıcı bir şekilde en azından altı aydan bir yıla kadar bu tür silahları taşıyanlara bir ceza müeyyidesi artırmakta yarar var. Aslında, bütün grupların bu konuda, caydırıcılık konusunda hemfikirliği sağlamasında yarar var diye düşünüyoruz. 
Yine bir nokta daha var: İmalatçı. Bir defa, imalatçı orada yüz tane, beş tane silah imal etmeyecek, binlerce silah imal edecek. Bunlardan yakalandı diyelim iki tanesi, imal eden firmaya: "Al sana 5 bin lira para cezası." Kendisi zaten bunun 100 katı, 500 katı para kazanacak. Siz o cezayı verseniz ne olur, vermeseniz ne olur? 100 liraya satacak, 5 bin lirasını düşün ceza olarak, 95 bini kendisine kalacak. Yani, bu da caydırıcı değil. 
Yine, bir nokta daha var: Yönetmeliğe bırakılıyor büyük ölçüde bu konu. Bence silahların bir yıl sonraya tesliminin bırakılması, bir yıl daha suç işleyin, buyurun devam edin anlamına gelir. Bu da doğru değil. Kanımca bu tür silahı barındıranların, yanında taşıyanların bir yıl değil, altı ay süre tanınarak bu silahları tesliminin sağlanması gerekir. Altı ay yeterli bir süredir bu konuda. Kanımca bu konuda da biraz düşünmemizde yarar var. 
Yine, gerekli izin ve yönetmeliklere tabi kılınma olayı da altı ay olarak yasa tasarısında belirlenmiş. Kanımca bunu da kısaltmakta yarar var. Üç ay gibi bir süreye indirilirse, üç ay ile altı ay… 
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN - Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamlayınız. 
Buyurun. 
HASİP KAPLAN (Devamla) - En az bu caydırıcılık konusunda alın size gidin bir yıl daha suç işleyin. Altı aya kadar süre silahları istediğiniz gibi maçlarda sıkın, istediğiniz gibi düğünlerde sıkın veya istediğiniz gibi ilkokula getirin arkadaşlarınızı yaralayın iznini de vermemiş oluruz diye düşünüyoruz. 
Bu konuda bu yasa tasarısı, aslında geç kalınmış bir tasarı ama bugün dahi Meclise gelmesinin çok önemli olduğunu, ancak bu saydığımız nüans noktalarda hassasiyet gösterip, en azından caydırıcılığın sağlanmasını, para dışında hapse de bağlanmasında yarar gördüğümüzü ve yönetmeliğin de özellikle İçişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlarca hassas bir şekilde hazırlanması gerektiğini düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan. 
AK Parti Grubu adına Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk. 
Sayın Öztürk, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
14
________________________________________
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı hususunda AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Meclisimizin değerli temsilcilerini saygıyla selamlıyorum. 
Halk arasında kurusıkı olarak bilinen, ses ve gaz fişeği atabilen silahlar hakkında ilgili kanun tasarımız, öncelikli olarak yaşam kalitemizi güvenlik bağlamında artırmaya yönelik olarak hazırlanmıştır. Bilindiği üzere, yivli ve yivsiz ateşli silahlara ilişkin birçok kanun bulunmakta iken, kurusıkı olarak tabir edilen ve ruhsata tabi olmayan söz konusu silahlar her yerde ve oldukça uygun fiyatlarda ve en vahim olanı yaş sınırı olmaksızın yalnızca kimlik fotokopisiyle herkese satılmaktadır. İlgili silahların orijinallerine oldukça fazla benzemesi, birçok suç unsurunda kullanılması, durumun vahametini daha da artırmaktadır. Ayrıca, bu silahların namlularının değiştirilerek gerçek silah hâline getirilmesi de oldukça önemli bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. 
Kurusıkı olarak ifade edilen, ses ve gaz fişeği atabilen silahlar, nitelikleri bakımından 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ve Diğer Aletler Hakkındaki Kanun ile 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun kapsamına maalesef girmemektedir. Kurusıkılar hakkında diğer mevzuat hükümlerinde de herhangi bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, bunların imali, satışı, taşınması ya da bulundurulması ruhsata veya belgeye bağlı değildir. Ayrıca, bu silahlar, Türkiye’de üretildiği gibi, yurt dışından da ithal edilmektedir. Her yıl yaklaşık olarak 180 bin kişinin kurusıkı silah satın aldığı bilinmektedir. Ülkemizde on yıllık bir geçmişi olan kurusıkılar, bugün yaklaşık olarak 10 milyon doları bulan bir sektör hâline gelmiştir. 
İngiltere’de de yaklaşık beş yüz bin kurusıkı silah olduğu ve bunları talep edenlerin, özellikle küçük suç işlemek amaçlı ya da işledikleri suçlardan daha az ceza alacaklarını düşünerek bu silahları talep ettikleri ortaya çıkmaktadır. Fransa’da ve Belçika’da çeşitli düzenlemelere rastlanmakta ancak kurusıkılar için özel bir düzenleme bulunmamaktadır. 
Değerli milletvekilleri, bu yasayla birlikte, kurusıkıların üretim aşamasında alınacak tedbirlerle namluların değiştirilme imkânı ortadan kaldırılacak yani ilk tedbir imalat aşamasında olacaktır. Silahlar bugün olduğu gibi gelişigüzel satılamayacak, yalnızca sınırlı yerlerde bulundurulacak ve orijinalleriyle ayırt edilmesi için fark edilir bir işaret yerleştirilecektir. Ayrıca, kurusıkılar, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olanlar ile ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlara ve on sekiz yaşından küçüklere satılamayacaktır. Bununla birlikte, artık bu silahlar yalnızca koruma kutusu ile taşınabilecek yani eskiden olduğu gibi belde, çıplak bir şekilde bulundurulamayacaktır. 
Değerli milletvekilleri, cezalara ilişkin olarak da şu hususları belirtmek istiyorum: Silahları yetkili mercilerden izin almadan veya üretim için belirlenmiş esas ve usullere aykırı olarak imal edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden beş yüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacaktır. Bu silahları yönetmelikle belirlenmiş esas ve usullere aykırı olarak imal edenlere 5 bin yeni Türk lirasından 20 bin yeni Türk lirasına kadar idari para cezası verilecektir. Bu fiilin tekrarı hâlinde idari para cezası 2 katına kadar artırılabilecek ve belirlenen yasaklara aykırı davranışta bulunanlara 500 yeni Türk lirası idari para cezası verilecektir. 
Ses ve gaz fişeği atan silahların imal, ithal, ihraç, bulundurma, nakil, satış veya edinilmesine ilişkin usul ve esaslar ile bunlarla ilgili izin, kayıt ve tescil işlemleri İçişleri Bakanlığı ve Sanayi Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak yönetmeliklerde belirtilecektir. 
Ayrıca, kanunun çıktığı tarihte kurusıkıları elinde bulunduranların yaklaşık bir yıl içinde mülki amirliğe bildirimde bulunmaları hâlinde haklarında cezai işlem yapılmayacaktır. Üretim yapanların ise gerekli izinleri yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde almaları zorunluluğu getirilmiştir. 
Değerli milletvekilleri, bu kanunla birlikte konuşmamın başında da belirttiğim gibi toplumda güvenlik konusu öncelikli amaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Yasayla birçok düzenleme yapılacak ve inanıyorum ki bu düzenlemeler ile birçok suç unsurunda göreceli bir azalma meydana gelecektir. 
Ancak, şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum: Bu düzenlemeler yapılmakla beraber tek başına yeterli olmayacaktır. Bu nedenle konu öncelikle eğitim yoluyla ele alınmalı ve silahsızlanma kavramı huzur ve güvenlik kavramları ile birlikte düşünülüp, sağlıklı bir bilinç oluşturma yoluna da gidilmelidir. 
İlk bakışta korunma amaçlı olarak gözüken kurusıkılar artık ülkemizde ciddi boyutlara ulaşmış ve korumak ya da korunmaktan ziyade suç ve ölümlere neden olduğu görülmektedir. Bu nedenle oldukça faydalı olan bu yasal düzenlemenin hepimize hayırlı olacağını düşünüyor ve inanıyorum ki, yasalaşacak olan bu kanun tasarısı ilgili konulara büyük ölçüde yarar sağlayacaktır. 
İlginizden ötürü hepinize teşekkür eder, vereceğiniz katkının hayırlara vesile olması dileğiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Şahsı adına, Mehmet Erdoğan, Gaziantep Milletvekili… Yok. 
Ali Küçükaydın, Adana Milletvekili. 
Sayın Küçükaydın, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
15
________________________________________
ALİ KÜÇÜKAYDIN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 54 sıra sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 
Değerli milletvekilleri, devletlerin, en eski devletlerin bile, asli görevi güvenliktir. Dolayısıyla güvenliği tehdit eden birçok hususlarla da devletin mücadele noktasında tedbir alması gerekir. İşte bugün burada üzerinde konuştuğumuz konu da bunlardan bir tanesi. Bu silahın, değerli arkadaşlarımız biraz önce de belirttiler, çok sayıda olduğunu ve ediniminin, kazanımının da kolay olduğunu hepimiz biliyoruz. Temini kolay, çok sayıda var ve güvenliği tehdit ediyor bir şekilde, çünkü bu silahları asıl silahlardan, normal silahlardan ayrıt etme zorluğu var, güçlüğü var ve dolayısıyla bu silahlarla insanlar suç işlerken diğer silahlardan bir fark yok. Yani aynı şekilde suç işleniyor, gasp yapılabiliyor, soygun yapılabiliyor, tehditler yapılabiliyor -biraz önce de belirtildi- ölümle neticelenen birtakım suçlarda da bu silahlar kullanılıyor. 
Demek ki, bu silahlar bu şekilde kullanılırken süregelen bir de yasal boşluk var. Yani doldurulması gereken bir yasal boşluk var. Biraz önce arkadaşlarımız -değişik arkadaşlarımız- fikirlerini ortaya koyarken bunun yetersizliklerinden bahsettiler, ama şunu da tespit etmemiz gerekir ki, şu ana kadar bu konuda ciddi bir çalışma bugüne kadar yapılamamış. Bazı tedbirler alınmış, geçici tedbirler alınmış, idari bazı tedbirler alınmış ama yasal bir düzenleme yapılamamış. 
Değerli dostlarım, değerli milletvekilleri; biraz önce belirtildi, 6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu yine Avda ve Sporda Kullanılan Silahlarla İlgili Kanunlar, diğer harp silahlarıyla ilgili kanunlar var ama Bu bahsettiğimiz konu bu kapsamda değil. O hâlde yeni bir düzenleme bu konuda mutlaka yapılmalıydı, bugün de onu yapıyoruz. 
Şimdi, cezaların azlığından, şundan bundan bahsedilebilir. Ama alınan bu tedbirlerle, yeni düzenlemeyle, biz inanıyoruz ki değerli dostlarım, bu silahla işlenen suçlarda çok ciddi bir azalma olacak. 
Bir kere bazı şeyleri düzenliyoruz. Neyi düzenliyoruz? İmal için izin. Yani bu silahların imali için Sanayi ve Ticaret Bakanlığından izin almak zorunluluğu geliyor, yani bir imal aşamasında daha bir izin zorunluluğu var. 
Silahın normal silaha dönüştürülme yasağı var ve bu yasağa getirilen de çok ciddi ceza var. Yani namlusunu değiştirerek siz bu silahı artık normal bir silah hâline getiremeyeceksiniz, yani bir ölüm makinesi hâline getiremeyeceksiniz. 
Ayırt edici işaret kullanma mecburiyeti var. Bu da çok ciddi bir şey. Yani, artık, normal bir silahtan, biz baktığımızda, ilk aşamada, bu silahın farklı bir silah olduğunu ayırabileceğiz. Çünkü bu da çok ciddi bir sorun. Şimdi, size -gerçi ben de silahsızlanmadan yana birisiyim, yani silah da taşınmamasından yanayım ama- birisinin böyle bir gaz silahını, ses silahını çektiğini düşünün, bunu siz aslından ayıramıyorsanız, o anda siz de kendinizi savunma durumunda kalıyorsanız, ciddi bir tablo ortaya çıkıyor ve hazin neticeler ortaya çıkabiliyor. Demek ki ayırt edici vasıf taşıması, yani böyle bir şey taşıması da çok önemli. 
İthalatında birtakım sınırlamalar getiriyorsunuz. İçişleri Bakanlığı ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız bu silahların ithal edilmesinde yeni birtakım sınırlamalar getiriyor. 
Yasaklar konusunu getiriyor. Bu silahın taşınması yasaklanıyor bir kere. Yani kimse bu silahı taşımayacak. 
Nakledilmesinde belirli sınırlamalar getiriyor. Aynen ruhsatlı bulundurma bir silahın nakline nasıl sınırlandırmalar getiriyorsak bunda da o şekilde bir nakle tabi tutuluyor. On sekiz yaşından küçükler ve ceza almış, bazı cezaları almış kişilere de bu silahlar satılamıyor. Demek ki, böyle çok önemli değişiklikler bu kanunla getiriliyor. 
Tabii, bu silahların üretiminde de birtakım yasaklamalar getiriliyor. Dolayısıyla, bunlara çok ciddi cezalar da getiriliyor, azımsanmayacak cezalar getiriliyor. Bu tür silahları izinsiz ve gerçek silah vasfına dönüştürecek şekilde imal edenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası, bu, az bir ceza değil bana göre, ciddi bir ceza ve yüz günden beş yüz güne kadar da adli para cezasıyla cezalandırılıyor. 
Ayrıca, Silah Yönetmeliğine aykırı imal edenlere, 5 bin yeni Türk lirasından 20 bin yeni Türk lirasına kadar da para cezası veriliyor ve bu cezalar, bu fiilin tekrarlanması hâlinde iki katına artırılabiliyor. Kanuna aykırı bir şekilde, yani taşıması gerekmeyen bir silahı taşıyan insana da, kişiye de 500 yeni Türk lirası ceza öngörüyor. Bu para cezasıyla beraber, mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar vermeye de mahallî mülki idare amirliği yetkili hâle getiriliyor. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, bu yasal düzenlemenin gecikmeli de olsa bugün burada tahakkuk ediyor olmasını memleketimiz, milletimiz için çok hayırlı bir iş olarak görüyoruz. 
Bu duygularla yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Küçükaydın. 
Hükûmet adına, İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay. 
Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 
Burada, gruplarımız adına yapılan konuşmalarda, zaten Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Tabancalar Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde önemli açıklamalar yapılmış oldu. Ben, bütün gruplarımıza ve 
16
________________________________________
milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum, bu önemli tasarıya destekleriniz için. Bütün gruplarımızın olumlu baktığını burada görmekten büyük memnuniyet duydum. Bu gerçekten büyük bir yasal boşluğu giderecek. Geç de kalınmadı. Yani, neticede, biz, Hükûmetimiz, 60’ncı Hükûmet kurulduğunda hemen hızla Meclisimize sevk ettik ve İçişleri Komisyonumuz da acele gündemine aldı ve şimdi de Genel Kurulumuzda. 
Ben, bu konuda söylenenlere ilave olarak belki birkaç hususu bilgilerinize sunmak istiyorum. Yani, şunu hepimiz biliyoruz, devletin temel görevi, en önemli görevi güvenliği sağlamaktır. Vatandaşının güvenliğini sağlayamayan devlet, diğer fonksiyonlarını zaten yerine getirmekte zorlanır. İlk toplumdan itibaren bütün devletlerin temel görevi olarak, temel fonksiyonları olarak güvenlik en başta gelmektedir. 
Tabii, bizim her zaman söylediğimiz, güvenlikte, güvenliği sağlamada mümkün olabildiğince kişi hak ve özgürlükleri ile kamu güvenliği dengesinin sağlanması hassas bir noktadır. Yani, güvenlik ve özgürlük kavramında dengeyi, Hükûmet olarak ve Bakanlık olarak çok önemli gördüğümüzü, önemle gözettiğimizi, tekrar, burada sizlere ifade etmek istiyorum. 
Ve güvenlik alanında, şu anda, çağdaş gelişmelere paralel olarak, önleyici ve caydırıcı kolluk hizmetini, önleyici ve caydırıcı güvenlik tedbirlerini çok önemsiyoruz ve Bakanlık olarak, bu boyutta çalışmalarımıza gerçekten büyük bir ağırlık verdik. Belki günümüz güvenlik anlayışının da en önemli, tabii, farkı bu. Tabii, meydana gelen suçun araştırılması, soruşturulması, faillerinin bulunması ve sonra da gerekli müeyyidenin uygulanması daima önemli, ama daha önemlisi ve daha az masraflısı, daha az bedeli olanı, suç işlenmeden tedbiri almak ve o suçu önlemek, yani, caydırmak. Bu konuda son zamanlarda önemli çalışmalar yaptık. Bu vesileyle, birkaç hususu burada arz etmek istiyorum. Bunlardan birisi, bildiğiniz gibi, özellikle "şehir suçları" diye andığımız gasp, hırsızlık, oto hırsızlığı gibi suçlarda giderek ciddi bir düşme ivmesi var. Bu, alınan tedbirlerle ilgilidir. Bu tedbirler hep önleyici tedbirlerdir. Başlıca tedbirler olarak da güven timleri ve yıldırım ekipleri uygulaması özellikle büyük şehirlerimizde başlatılmıştır, giderek artırılmaktadır. Gece devriyeleri artırılmıştır ve daha artırılacaktır. Bütün sokaklarımızda gece güvenlik birimlerimizin, polisimizin varlığı hissedilecektir. 
Ama, bir boyutunu daha sadece Meclisimizi bilgilendirmek için ifade ediyorum: Yani, Türkiye’de, değerli arkadaşlar, bütün suç türleri çete oluşumlarıyla irtibatlı hâle gelmiş. Çetelere daha fazla ulaştıkça ilgili suç türlerinde de düşmeler oluyor. Kapkaçtaki düşmenin önemli sebeplerinden birisi de budur. Sırf kapkaç suçu için, kapkaç için oluşturulmuş çeteler vardı ve bunlardan birçoğu çökertildi. Küçük çocukları organize ediyorlar, getiriyorlar, bunlara kapkaç yaptırıyorlar. Buna benzer, her alanda çeteler oluşmuş ve işte bizde Hükûmet olarak, Bakanlık olarak bunların bir bir üzerine gidiyoruz ve suçların azalmasında bunun önemli bir faktör olduğunu, burada, ileri bir ifadeyle sizlere sunmak istiyorum. 
Ayrıca, bu dönemde aldığımız tedbirlerden birisi "Güvenli Okul Güvenli Eğitim Projesi" çerçevesindeki tedbirlerdir. Bu da tamamen önleyicidir. Biliyorsunuz, eğitim öğretim yılı başlarken, Eylül ayında bunu ilan ettik. Millî Eğitim Bakanımızla bu protokolü imzaladık ve vatandaşlarımıza da duyurduk, desteklerini istedik. Ve şunu açıkça ifade ettik: Servislerde, okul çevrelerinde veya okul içinde gençlerimizi, çocuklarımızı etkileyecek, olumsuza yöneltecek hiçbir davranışa meydan verilmeyecektir, bunun için bütün tedbirler alınmıştır, bu tedbirleri aldık. Buralarda sivil unsurları fazlaca kullandığımızı da açıkça ifade ettik. Ve bugün okul çevreleri daha güvenli, sömestir başından beri de Türkiye geneli, okullarımız daha güvenli. Şimdi, sömestir döneminde uygulamamızı gözden geçireceğiz, aksayan bir şeyler varsa onları da telafi edeceğiz. Bunu da çok önemsiyoruz, çünkü bu, okul güvenliği 15 milyon gencimizi ve çocuğumuzu ilgilendiriyor, ilk ve ortaöğretime giden 15 milyon gencimizi ve çocuğumuzu. 
Bunun yanında, bütün büyük kentlerimizden başlayarak, önce vilayetlerimizi ve büyük ilçelerimizi MOBESE sistemine kavuşturma çalışması içindeyiz. Hükûmet olarak bunu önemsiyoruz, Başbakanımızın bu yönde özel talimatı var ve 2008 yılı sonunda bütün illerimizde MOBESE sistemi kurulmuş olacak; Bunu da sizlere bir bilgi olarak ve taahhüt olarak burada ifade ediyorum. Şehirlerimizin güvenliğinde ve caydırıcılıkta MOBESE çok etkili oldu, şu ana kadar, çalışan şehirlerimizde çok faydalanıyoruz başta İstanbul olmak üzere. Ve bu konuda hem il özel idarelerimiz hem belediyelerimiz de katkı verecek, biz merkezî bütçeden katkı vereceğiz, hızlı şekilde bunu yürütmeyi planlıyoruz. 
Trafik konusunda gine önleyici çok tedbir aldık değerli milletvekillerimiz. Şunu mukayese olarak ifade edeyim: Son Kurban Bayramı’nda, beş günlük tatilde trafikte meydana gelen kaza sayısı ve kaybettiğimiz insan sayısı daha düşüktü, geçen yılların bayramlarına mukayese ile. Aldığımız tedbirler etkisini gösterdi, şu anda oldukça olumlu bir trend izliyoruz, kaza sayısı ve ölü sayısı düşüyor ve biz bu denetimlerimizi artırıyoruz. Trafikte artık, sadece, "Şurada radar var." diye, işaret koyarak denetim yapılmıyor ve yapılmayacak. Bunu tekrar ifade ediyorum: Bütün yollarda -şehir içi ve şehir dışı- hareket hâlinde araçlarımızla, dijital kamerayla, radar ve trafik denetimimiz yapılacak ve yapılıyor. Dijital kamera sayımızı da artırıyoruz. Bütün sürücülerimiz şunu bilsin: Ülkemizin her tarafında sürücülerimiz denetleniyor ve trafik kurallarına uyulmasını biz çok önemsiyoruz. Bunu açıkça ilan ediyoruz. Bu caydırıcı olmuştur ve biz bu tedbirlerimizi uygulamaya devam edeceğiz. 
17
________________________________________
Bu tasarıyla ilgili şunu ifade edeyim: İşte, caydırıcı ve önleyici güvenlik tedbirleri içinde huzurunuza getirdiğimiz bugünkü tasarımız gerçekten çok önemli. Son günlerde, sadece son günlerde basında yer alan haberleri eğer değerlendirirsek bunun önemi zaten ortaya çıkıyor. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ses ve/veya gaz fişeği atabilen "kurusıkı" diye tabir edilen, âdeta, her yerde serbestçe satılan, satımı ve alımı hiçbir kurala bağlı olmayan, fiyatı oldukça ucuz olan, herkesin alabildiği ve kullanabildiği bu kurusıkı silahlarla, tabancalarla ilgili, ilk defa bir yasal düzenleme yapıyoruz ülkemizde. Farklı ülkeler, değişik zamanlarda bu düzenlemeyi yapmışlar, fark etmişler. Biz şimdi bunu, ilk defa, böyle bir yasayla düzenlemeye kavuşturuyoruz. Burada ben tekrar etmiyorum, arkadaşlarımız, gruplarımız adına konuşan değerli milletvekillerimiz bu yasa neyi getiriyor ifade ettiler, ama, şunu ifade etmek istiyorum: Uygulamada, sanıldığının ötesinde suç unsuru olarak kullanılıyor. Her tür, her amaçlı kullanımı var. Korkutma amaçlı kullanımı var. bazı türleri, zaten gerçek silaha dönüştürülebiliyor ve bunlar tabii, gerçek silah anlamında suç unsuru olarak kullanılabiliyor. Düğünlerde vesaire, zaten, yine toplum huzurunu bozan kullanımlarını biliyoruz. Dolayısıyla, bunların, gerçek silahlardan âdeta fark edilmeyecek şekilde üretimleri olan bu silahların biz aynen diğer silahlar gibi satılmasını, alınmasını, üretilmesini, kullanılmasını bu kanunla kurallara bağlıyoruz. Bilindiği gibi "kurusıkı" tabir edilen ses veya gaz fişeği atabilen silahlar nitelikleri bakımından 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a tabi değil. Yani, normal ateşli silahlar veya ruhsatlı silahları düzenleyen kanun bu. 
Birde, Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun var. Yine silahlarla ilgili 2521 sayılı Kanun. Bu silahlar ona da tabi değil. Ama, bugün Meclisimize teşekkür ediyorum yeni bir düzenleme yapıldı. Değerli milletvekillerimizden birisi de ifade ettiler. Bu Ceza Kanunu’yla ilgili önemli düzenlemede bir madde kabul edildi. Burada, aslında, önemli bir destek verildi, bizim bugünkü tasarımıza, 6136’ya bir ekleme yapıldı. Yani, Ceza Kanunu’yla ilgili düzenlemedeki 162’nci madde son fıkrasında kurusıkı tabancaların namlusunda değişiklik yapılması ciddi bir cezai müeyyideye bağlandı, onun için de teşekkür ediyoruz. Bugün, bu ikisi birlikte, aslında, birbirini daha da destekleyen güçlü bir düzenleme olmuş sayılıyor. 
Bundan sonra ne olacak? Bundan sonra, bu silahların, bu "kurusıkı" tabir edilen silahların üretimi belli izinlere bağlanıyor ve gerçeklerinden ayırt edici, renkli, geriden bakınca en uzaktan bile fark edilecek işaretlerle üretilecek. Alımı, ancak av tüfeği ve malzemesi satan yerlerde mümkün olacak, belli kayıtlarla, belgelerle olacak ve bu katiyen taşınamayacak, sadece evlerde ve iş yerlerinde bulundurulabilecek. Bunların satışı zaten belli kişiler için sınırlı olacak; on sekiz yaşından küçük olanlara satılmayacak, ama daha önce suç işlemiş, daha önce silahla ilgili herhangi bir suça karışmış kişiler bunları alamayacak. 
Burada, tabii, şunu özellikle belirtmek istiyorum: Bu konuda ülkemizde bir sanayi oluşmuştur. Hem ithal olarak hem üretim olarak ciddi bir sanayidir, ciddi bir alandır bu. Bu alanla ilgili üretim yapan veya ithalat yapan, ticaret yapan sektörü rahatsız edici de bir şey yapmıyoruz, sadece düzenleme getiriyoruz. Belki, onlar da bundan memnun olacaklar, suçlamalardan kurtulacaklar, daha yasal bir işi yapmış olacaklar. Yani, bu alana böyle bir düzenleme getirmiş oluyoruz. 
Ben, çok gerekli gördüğümüz bu tasarımıza verdiğiniz destek için, bütün gruplarımıza ve milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum, hayırlı olsun diyorum. Eminim toplumumuzda güvenliğin sağlanmasında, özellikle suçların işlenmeden önlenmesinde faydalı olacak, etkili olacak yasalardan birisidir bu. 
Tekrar saygılarımla selamlıyorum, sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım. 
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime on dakika ara veriyorum. 
Kapanma Saati: 16.07 
İKİNCİ OTURUM 
Açılma Saati: 16.20 
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL 
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun) 
-----0----- 
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. 
54 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 
Komisyon ve Hükûmet yerinde. 
Şimdi söz sırası, şahsı adına İzmir Milletvekili Sayın Recai Birgün’de. 
Sayın Birgün, buyurun. 
RECAİ BİRGÜN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunmaktayım. Kanun tasarısı görüşülmeye başlandığından beri, hem iktidar partisi milletvekilleri hem muhalefet partisi milletvekilleri, burada, gerçekten, tam anlamıyla gerçekleri ortaya koydular. Bu silahların, kurusıkı silahların toplumda suça yönelik ne kadar insan ürettiğini ve silah satın alanların birçoğunun bunu sadece suç amacıyla kullandığını dile getirdiler. Bu kurusıkı silahların da, aslında oyuncaktan çok veya üretiliş amacından 
18
________________________________________
çok farklı amaçlarla kullanıldığını dile getirdiler. Bu konuşmalardan sonra ben beklerdim ki, bu kadar tehlikeli ve suç işlemeye yönelik kullanılan silahların tamamen yasaklanmasını talep etsinler Genel Kuruldan. Fakat, maalesef bunun haricinde sadece bu silahların alımı, satımı, imalinin düzenlenmesi yolunda fikirlerini beyan ettiler. Bu, aslında ölümü gösterip sıtmaya razı etmekten başka bir şey değildir. Mademki bu kurusıkı silahların gerçekten suç unsuru olarak kullanıldığına inanıyoruz, mademki bu kadar cana da mal olabiliyor, bir "oyuncak silah" adı altında satış yapıldığı halde, o zaman neden bu kadar zararı olan bir şeyi, bir kurusıkı silahı -ki, ben buna tam anlamıyla silah diyorum, kurusıkı silah değil bunlar, silahtır- sadece bunu düzenlemeye çalışıyoruz. Daha doğrusu, disipline etmeye çalışıyoruz. Dünyada birçok ülkede bu silahların ithali, üretimi, satışı yapılmış, ancak sakıncaları görüldüğü için şu an bizim yaptığımız düzenlemeyi yapmışlar. Ancak, bu da yetmediği için birçok ülke şu an bu silahların ithalini, üretimini ve satışını tamamen yasaklama yoluna gitmeye başlamıştır. 
Sayın Bakanımız burada yine diğer konuşmacı arkadaşların fikirlerine katıldığını beyan ederek bu tasarıyla bunların denetim altına alınabileceğini belirtmiş. Ancak, İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezinin bir web sitesi var -Bakanlığa bağlı bir sitedir bu- burada aynen şu tabir kullanılıyor: "Gençleri şiddete yönlendirmekten başka hiçbir faydası olmayan ve ateşli silahların usulsüz kullanımını kışkırtan kurusıkı tabancaların ithali, üretilmesi, satışı, bulundurulması ve taşınması yasaklanmalıdır." İçişleri Bakanlığına ait bir web sitesinde yer alan bu uzman görüşüne rağmen hâlen neden biz burada bu silahların 6136 kapsamına alınıp yasaklanmasını değil de sadece disiplin altına alınmasını sağlamaya çalışıyoruz anlamış değilim. Doğrusu bunun cevabını bulamamıştım ancak buradaki bazı konuşmacılar biraz değindiler gibi geldi. Yıllık ciro 10 milyon dolar… 
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - 15… 
RECAİ BİRGÜN (Devamla) - 15… Her neyse… Ama, milyon dolarla ifade edilen bir ciro söz konusu, bir rant söz konusu. Yani, biz bu 10 milyon doları kazansın diye insanlar hâlen bu silahı sokaklarda gezdireceğiz, belimize sokacağız. 
Bu kanun tasarısında her ne kadar disipline etmeye çalışıyorsak da, biliyoruz ki, bugün değil kurusıkı tabanca, biz hâlen bilfiil kullanılan silahları bile kontrol altına alabilmiş değiliz, Türkiye’de bireysel silahlanmanın önüne geçebilmiş değiliz. Yine söylüyorum, bu kanun tasarısı ölümü gösterip sıtmaya razı etmekten başka bir şey değildir. 
Bu konuda yıllardır emek veren bir vakıf var, adı Umut Vakfı. Umut Vakfı bugüne kadar 6136 sayılı Yasa’ya giren silahlarla İlgili mücadele ederken, maalesef, karşısına şimdi bir de kurusıkı bir silah çıktı. Şimdi onlar da, yaptığı çalışmada artık bu silahın yasaklanmasını değil de, sadece disipline edilmesini kabul eder duruma gelmişler. 
Şimdi, dün İstanbul’daydım ben. Eve bir telefon lazımdı, sadece elektronik mağazası olan bir mağazaya girdiğimde, bu kurusıkı silahların satıldığını gördüm. Ağabeyim de yanımdaydı ve şaşırdı -yurt dışında yaşıyordu ağabeyim- böyle bir şeyin yaşadığı ülkede söz konusu bile olamayacağını söyledi ve Türkiye niye bu halde, şimdi anlamak daha kolay dedi. 
Sonra, bugün buraya gelirken, birden, aklıma, hep bu kurusıkı silahları konuşuyoruz ama bilen var mı, gören var mı merak ettim ve Necatibey’den geçerken, bu silahları satan bir dükkana girdim. Kendimi tanıtmadan -silahlar zaten öyle çok güzel sergilenmişti, albenisi vardı- fiyatlarını sordum. İşte, çeşitli, burada arkadaşların beyan ettiği gibi de, 20 milyondan 200 milyona kadar fiyatlar. Kendi bütçeme göre oradan bir tane kurusıkı silah beğendim, bunu alıyorum dedim. "Kimliğinizi alabilir miyim" dedi. Kimlik vermesem olmaz mı dedim. "Olur ama fatura kesmem" dedi. Önemli değil fatura, bana fatura lazım değil dedim ve ben, hâlen Türkiye’de kullanımı, taşıması yasak olmayan şu gördüğünüz, herkesin kurusıkı dediği tabancayı aldım 80 milyon liraya. Bunun, normal silahtan hiçbir farkı yok. Buraya girerken de, güvenlik kontrolünde öttüğü için güvenlik görevlisi arkadaşlara sordum. Onlar eline alıp baktıktan sonra ancak bunun bir kurusıkı tabanca olduğunu anladılar. 
Şimdi, biz, bu düzenlemeyle, bunun taşınmasını, bu kutuda taşınacak, bele takılmayacak diyoruz… Peki, bu kadar düzenlemeden sonra bunu üreten insanlar ne için kullanacaklar? Evet, bu, aynen gerçek silah arkadaşlar, hiçbir ayırt, hiçbir şeyi yok. Ben, biliyorsunuz emekli emniyet müdürüyüm, az çok silahlarla da içli dışlığımız var. 
ABDULKERİM AYDEMİR (Ağrı) - İçinde belki mermi vardır. 
RECAİ BİRGÜN (Devamla) - Var içinde mermi, isterseniz patlatabilirim. 
Evet, ben yine söylüyorum… 
ABDULKERİM AYDEMİR (Ağrı) - Hiç hoş değil. 
RECAİ BİRGÜN (Devamla) - Evet, hiç hoş bir şey değil bu. Evet, hoş değil. Hoş değil. Bu oyuncak arkadaşlar, kurusıkı tabanca bu. 
ABDULKERİM AYDEMİR (Ağrı) - Ne olursa olsun! 
RECAİ BİRGÜN (Devamla) - Yani bizim düzenlemeye çalıştığımız, "Bunu kullansın insanlar ama şu şartlarda kullansın." demeye çalıştığımız şey bu. Bu bir oyuncaksa, hangi baba, hangi anne bunu çocuğuna oyuncak olarak alacak, bunu merak ediyorum. 
Yine söylüyorum, İçişleri Bakanlığının web sitesinde aynen şu yazıyor, tekrar ediyorum: "Gençleri şiddete yönlendirmekten başka hiçbir faydası olmayan ve ateşli silahların usulsüz 
19
________________________________________
kullanımını kışkırtan kurusıkı tabancaların ithali, üretilmesi, satışı, bulundurulması ve taşınması yasaklanmalıdır." 
Tekrar ediyorum, bence bu silahların 6136 kapsamına alınması, satışı, imali, taşınması, her türlü normal silah işlemini görmesi ve yasaklanması gerekmektedir. Belki bu yasaklandığı zaman 10 milyon dolarlık bir rant elde eden, bunu üreten insanlar bundan zarar edecekler ama ben eminim Türkiye’nin güvenliği, insanların güvenliği ve bireysel silahsızlanma dolardan daha önemli. 
Saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Sayın milletvekilleri, tasarı üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. 
Sayın Taner… 
RECEP TANER (Aydın) - Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakanımıza sormak istiyorum: Ses ve gaz fişeği atabilen silahlarla ilgili kanunun gerekçesinde 2004 yılında 356 bin kurusıkı silah olduğu belirtilmekte. 
Bir, güncel olarak şu anda piyasada ne kadar ses ve gaz fişeği atabilen silah mevcuttur? 
İki, bu silahlarla işlenmiş suç sayısı ne kadardır? Bu konuda Emniyetimizin elinde bir bilgi var mıdır? 
Üç, bugüne kadar ne kadar namlusu değiştirilmiş kurusıkı silah tespit edilmiştir? 
Teşekkür ederim. 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Taner. 
Sayın Varlı… 
MUHARREM VARLI (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. 
Sayın Bakan, tasarı metninin 2’nci maddesinde "6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silahlardan ayırt edilmesini sağlayan bir işaret taşıyacak şekilde üretilmesi zorunludur." kısmına, bu işaretin şekli ve rengi belirtilerek yazılmasını düşünüyor musunuz? 
İki: Türk polisi fedakârca görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyor, ancak maddi açıdan da çok büyük sıkıntılar içerisinde. Türk polisinin, hem özlük hakları hem de maaşları konusunda yeni bir iyileştirme düşünüyor musunuz? 
Üç: Son günlerde, trafik cezaları vatandaşımızı canından bezdirir bir şekilde yoğunluk kazandı. Acaba ceza yazılması konusunda Hükûmetinizin bir baskısı var mı? Bir de, kesilen cezalarla bütçeye ne kadar katkı sağladınız? 
Teşekkür ederim. 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Sayın Sipahi… 
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) - Sayın Bakan, ben üç kısa soru tevcih edeceğim size. 
Birinci konu: Bu çarşı ve mahalle bekçilerinin hizmet koşulları ve risklerinin polislerle benzerlik taşıması nedeniyle yardımcı hizmetler sınıfından çıkartılarak emniyet hizmetleri sınıfına alınması gerekmektedir. Bununla ilgili olarak geçen yaz Sayın Cumhurbaşkanından dönen bir değişiklik teklifi var. Bu konunun tekrar Meclis gündemine getirilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? 
İkinci konu: Jandarma uzman personelinin çok ciddi sıkıntıları var. Bunlarla ilgili birtakım yasa teklifleri geçmiş Mecliste tartışılmış, ancak bir sonuca ulaşmamış. Bu konu, maalesef, diğer kuvvetlerdeki sözleşmeli uzman personelle sık sık karıştırıldığı için -jandarma uzmanlarıyla bir karışıklık olduğu için- onların haklarıyla ilgili konularda gereken yapılmıyor. Bu konuda Millî Savunma Bakanlığından sürekli menfi görüş geliyor. Hâlbuki konu, tamamen İçişleri Bakanlığına inhisar eden bir konu. 
Üçüncü kısa sorum: Güvenlik sektörü son derece önemli bir sektör, yabancıların eline geçmekte… 
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Sayın Yunusoğlu… 
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. 
Sayın Bakanım, kurusıkı olarak tabir edilen silahlar imal edilirken orijinallerinden ayırt edilemeyecek şekilde imal edilmekte, hatta, bunların bir kısmı küçük bir operasyonla hakiki mermi atabilecek duruma getirilmektedir. Dolayısıyla, birtakım art niyetli kişiler ucuz yolla bunları temin ettiklerinde, insanları korkutma, gasp ve soygun gibi suçları rahatlıkla işleyebilmektedirler. 
Biraz evvel, siz, kürsüde "Türkiye’de imal edilen silahlarda yeni bir düzenlemeyle bunların asıllarından ayırt edilebilecek bir düzenlemenin getirildiğini." söylediniz, teşekkür ediyorum. Ancak, ithal yoluyla ülkemize gelen silahlarda da böyle bir düzenleme düşünülüyor mu? Bu yönde bir çalışmanız var mıdır? 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Sayın Durmuş… 
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) - Sayın Başkanım, aracılığınızla Bakanımıza sormak istiyorum. 
Kırıkkale ve Karadeniz’de her evde birden fazla silah bulunduğunu düğünlerde gözlüyoruz. On sekiz yaş sınırı kurusıkıya para vererek alacağına, taşıma hakkına sahip herkese ruhsat verilse ve 
20
________________________________________
ruhsatsız silahların cezası artırılsa, suçun önleneceği konusunda kanaate sahibim. Ruhsatsız silahların toplanması konusunda bir hazırlığınız var mı? 
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş. 
Sayın Bakanım… 
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Sayın Başkanım, sorularla ilgili birkaç cevap vereceğim. 
Şu anda, ne kadar, tabii, bu manada kurusıkı silah var, o konuda bir sayı veremiyoruz. Öyle bir sayı şu anda elimde yok. Ne kadarının namlusu değiştirilmiş? O anlamda da, tabii, sadece şöyle tespitler var: Namlusu değiştirilerek suça karışmış olanlarla ilgili bazı tespitler var. Ama, o konuda da, ben, kendilerine, buraya sadece bir iki örnek almıştım, onları değil de, daha ciddi tespitle, rakamları, daha ileri, daha belirgin rakamları vereyim. Şu anda, onu da, bendeki küçük örnekle vermek istemiyorum. 
İkinci soru, tabii işaretle ilgili Değerli Milletvekilimizin ikinci sorusu: "Bu kurusıkılarda belirgin işaret olacak mı?" Şimdi bir önergemiz de oluyor. Zaten o konuda önerge… Yani o fark edilir şekilde olacak ve bu yönetmelikle biliyorsunuz belirlenecek, o işaretin nasıl olacağı, rengi, ne kadar görünür olacağı. 
Bu, ithal için de -diğer bir milletvekilimizin de soru var- geçerli. Esasen ülkelerin denetimine bağlı. İthalde… Şimdi, size şöyle örnek vereyim: Bizde bu konuda üretimin epey bir kısmı, yüksekçe bir kısmı, benim bilgime göre, yaklaşık yüzde 70’i ihraç ediliyor. Yani, bizde bu konuda üretim yapanlar yüzde 70’ini başka ülkelere ihraç ediyorlar. Başka ülkelerin özel üretim tarzı siparişleri oluyor ve bunlar için de bu işaretleri isteyenler var. Yani bizdeki üreticiler bile, o işaretleri, o ithal edenin, ülkenin, talebine göre zaten belirgin şekilde yerleştiriyor. Dolayısıyla siz mevzuatınızda onu belirledikten sonra gerek ithalde gerek buradaki yerli üretimde bu sağlanmış olacaktır. 
Trafik cezalarıyla ilgili, Değerli Milletvekilimiz, biraz önce ifade ettim, bizde, tabii, esas olan "Suç işlensin ve ona ceza verelim" yaklaşımı yok. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Bizim amacımız suçun daha az işlendiği ortamı sağlamak, toplumumuzu daha suç işlenmeyen bir atmosfere kavuşturmak. Onun için de biz, trafikle ilgili bu yoğun denetim zamanı başlamadan önce çok geniş toplumsal bilgilendirme yaptık. Yani, bu, medyada da genişçe yer aldı, kendimiz de açıklamalar yaptık. Büyük bir proje hazırladık. Trafik alanında neler yapacağımızı, bundan sonra emniyet kemerine ayrı denetlemeler yapacağımızı, hatta bazı polis ekiplerimizin sadece emniyet kemeri denetimi yapacağını, bazı ekiplerimizin sadece cep telefonuyla ilgili denetleme yapacağını, yani kazaya sebep olacak bütün unsurların ele alındığını, değerlendirildiğini ve bunların o önemde üzerinde durulacağını ifade ettik değerli milletvekillerimiz. Dolayısıyla, bizim amacımız, trafik suçu azalsın, kurallara daha fazla uyulsun ama bunu sağlamanın bir yolu da mevcut kurallara uyulmadığında hiçbir istisna tanımadan büyük bir titizlikle cezasını uygulamaktır. Yani, toplumsal hayat kurallarla ve müeyyidelerle yürüyor. Eğer burada ihmaller olursa o zaman tabii uygulamanız hedefe ulaşmaz. Hatta şöyle bir uygulamayı da getirdik: Denetleyicilerin denetleyicileri var şu anda. Sürücülerimizi denetleyen, trafiği kontrol eden polislerimiz var, bir de onları denetleyen ekiplerimiz var. Biz bunu önemle sürdüreceğiz. Yani, hedefimiz burada çok trafik cezası kesmek falan değil, ama, tabii, ben o miktarı bilmiyorum. Size şu bilgiyi de vermiş olayım: Ben, Devlet Bakanlığım döneminde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan da sorumluydum, bana verilmişti o fonun yönetimi. O fonun önemli gelirlerinden birisi trafik para cezalarıdır. Milletvekillerimizin çoğu bilir ama yine de ben ifade edeyim bilmeyenler için. Eğer bir yerde bir trafik suçu işlendi de orada trafik para cezası kesildiyse bunun yüzde 50’si Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna gider. Böyle de bir boyutu vardır. Ben o fonu yürütürken o zaman trafikle ilgili bu gelen paraları tabii çok da önemsiyordum. Şimdi ne kadar, tabii, trafik para cezası kesiliyor falan… Onun ben şu anda miktarını bilemiyorum. 
Sayın Durmuş’un sorusuyla ilgili… Yani bir, tabii, yaklaşımdır, görüştür. "Ruhsatsız silahlarla ilgili bir projeniz var mı?" deniliyor. Bunu sormaya, söylemeye gerek bile görmüyorum ben. Silahsızlanmayla ilgili, vatandaşlarımızın bireysel ve ruhsatsız silah edinmeleri önünde her tedbiri almak durumundayız, yani bu konuda çok ileri tedbirler almak durumundayız. Bu konuda hiç müsamaha edilmemeli. "Oyuncak" diye nitelenen, o türe giren kurusıkılarla bile biz bu düzenlemeleri yaptıktan sonra diğerleriyle ilgili hiçbir tereddüdümüz yok. Bunlarla ilgili ciddi, mevzuat neyse şu anda… Zaten, ruhsatsız silahlarla ilgili mevzuat vardır, bir uygulama vardır, onun uygulaması üzerinde devam edilecektir. 
Teşekkür ediyorum, tekrar saygıyla selamlıyorum. 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım. 
Sayın Tan, bir sorunuz mu var efendim? 
AHMET TAN (İstanbul) - Evet. 
BAŞKAN - Buyurun. 
AHMET TAN (İstanbul) - Soru değil, aslında maruzat. 
Efendim, yasanın adı düzeltilmeye muhtaç bir görüntü sergiliyor, şöyle ki: "Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun" 
Şimdi, ses, malumunuz, atılmaz. Bunun yerine "patlama sesi çıkartan" diye düzeltilirse kanun, Türkçemize biraz daha saygı göstermiş oluruz diye düşünüyorum. 
21
________________________________________
Saygılar sunarım. 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. 
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 
1’inci maddeyi okutuyorum: 
SES VE GAZ FİŞEĞİ ATABİLEN SİLAHLAR HAKKINDA KANUN TASARISI 
Amaç ve kapsam 
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, ses ve gaz fişeği atabilen silahların nitelikleri, imali, ithali, ihracı, satışı, edinilmesi, bulundurulması ve taşınması hakkındaki usul ve esaslar ile bunlarla ilgili izin, kayıt ve tescil işlemlerini düzenlemektir. 
(2) Bu Kanunda geçen ses ve gaz fişeği atan silah; kurusıkı silah olarak da tabir edilen ses ve gaz fişeği atabilen silahları ifade eder. 
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Tütüncü. 
Buyurun Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar) 
CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Başkan. 
Değerli milletvekilleri, Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına -daha doğrusu 1’inci maddesi üzerine- söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. 
Gerçekten, uzun yıllardan bu yana ihtiyaç duyulan bir yasal boşluğun doldurulmasıyla ilgili, kanımızca son derece önemli bir yasa tasarısını görüşüyoruz. 
Evet, adı da üzerinde kurusıkı silahlarla ilgili yasal boşluk dolduruluyor. Çünkü, son yıllarda, kurusıkı silahlarla ilgili mevzuat yetersizliğinden doğan üzücü olaylar giderek artmakta. 
Görüştüğümüz madde amaç ve kapsam maddesi. Bu nedenle, öncelikle şöyle bir soru sorarak konuya girmek gerekli görülüyor: Bu tasarıya niçin gereksinim duyuluyor? Yani, konunun özü, esası nedir? Eğer konunun özünü, esasını yakalayamaz isek bu tasarısının yasalaşmasından sonra da konuyla ilgili sıkıntıların giderek atmakta olduğuna üzülerek tanık oluruz. 
Bu tasarının özü, bize göre, toplumun hızla silahlanmaya yöneltilmekte oluşudur. Toplumun bir çeşit bireysel silahlanma çılgınlığına tutulmakta oluşudur. Kanımızca bu çılgınlık iki kaynaktan besleniyor: Birincisi, toplumun yapısında esasen mevcut, vatanseverlik, yiğitlik, efelik gibi değer yargılarının özellikle son yıllarda öne çıkmış olması. Çeşitli nedenlerden dolayı ayrıntısına girmek istemiyorum. 
İkincisi ise son yıllarda toplumda uyuşturucu, kumar, içki, hırsızlık, kapkaç, gasp, yaralama gibi suçlardaki hızlı artışlardır. 
Bu iki kaynağın, az önce dediğim gibi, içeriğine girmek bu maddenin sınırlarını aşıyor. Ancak, Hükûmetin, konuyla ilgili özün yakalanması ve gereğinin yapılması açısından, bazı konulara dikkatin çekilmesi açısından bir bölümüne değinmeyi de yararlı görüyorum. 
Bunlardan bir bölümü terörle mücadeledeki başarısızlıklardır. Ülkede birlik ve bütünlüğün tehlikede olduğu endişesinin derinleşmesi, silah, uyuşturucu, hatta insan kaçakçılığı gibi suçların önlenememesi, silah satışlarının hem de Makine Kimya Endüstrisi aracılığıyla, on taksitle, büyük kampanyalarla desteklenmesi, silah ruhsatlarının verilmesinin kolaylaştırılması gibi nedenler. 
Diğer bölümü ise işsizlik ve yoksulluğun yaygınlaşması, gelir dağılımındaki adaletsizliğin artması, tarım ve hayvancılıktaki çöküş sonucu göçün hızlanması, terör baskısıyla Doğu ve Güneydoğu’da köylerin, mezraların boşalması, giderek daha fazla yurttaşımızın kent varoşlarında yoksulluk içinde yaşamak zorunda kalmaları gibi nedenlerdir. 
Toplum böylece, değindiğim kaynaklarla beslenen bir çeşit bireysel silahlanma çılgınlığına sürüklenmektedir. Size bazı sayısal bilgiler vermek istiyorum. Örneğin, ruhsatlı silah sayısı 2004 yılında 2 milyon 100 bin iken, 2005 yılında 2 milyon 300 bine çıkmış, 2006’da 2 milyon 400 bine yükselmiş. Ayrıca, ruhsatsız silah sayısının da 7 milyon adedin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. 
Silahlı saldırı ya da serseri kurşun kurbanı kişilerin sayılarına gelince, kısa bir bilgi sunmak istiyorum. 2004’te günde ortalama 8 kişi, 2005’te günde ortalama 9 kişi, 2006’da günde ortalama 10 kişi serseri kurşun kurbanı olmuş. 
Bu tasarıya burada dikkatinizi çektiğim özü itibariyle baktığımızda öncelikle bireysel silahlanma çılgınlığının önüne geçilmesi için onu besleyen kaynakların kurutulmasının zorunlu olduğu ortaya çıkıyor. İşte, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu durum, yani, konunun özü, esası, bu tasarının çok ötesinde sosyal ve ekonomik politikalar ile idari ve cezai önlemlerin de uygulanmasını kaçınılmaz kılıyor. İdari ve cezai önlemler bağlamında Türkiye koşullarına uygun bir ateşli silahlar yasası acilen çıkarılmalıdır, bunu Hükûmetten bekliyoruz. Yine aynı bağlamda, kapalı ve açık alanlardaki düğün, nişan, sünnet gibi eğlenceler ile cenaze törenlerinde silah taşınması ve ateş edilmesi yasaklanmalıdır, kontrol altına alınmalıdır. Bar, pavyon, gece kulübü, düğün salonu, diskotek, taverna gibi alkollü içeceklerin kullanıldığı eğlence yerlerinde ateşli silahların taşınması kesinlikle önlenmelidir. Ateşli silah ruhsatları zorlaştırılmalıdır. Ruhsat verilmesi, emniyet müdürlüğünün görüşü, cumhuriyet savcısının olumlu mütalaası ile sulh ceza hâkiminin kararına bağlanmalıdır. 
22
________________________________________
Ruhsatsız ateşli silah ve mermileri satın alan, bulunduran ve taşıyanlar hakkında mevcut hapis ve para cezaları artırılmalıdır. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hızlı ve kontrolsüz bir şekilde silahlanmaya toplumun yönelmiş olması, doğal olarak, işte bu yasa tasarısının içeriğini oluşturan kurusıkı silah talebini de artırıyor. Kurusıkı tabancaların en önemli sakıncası Nedir diye baktığımızda, hepsinin değil ama bazı markaların namlularının değiştirilerek gerçek silaha dönüştürülebiliyor olmasıdır. 
2003 ile 2006 yılları arasında 35 kişinin kurusıkı tabir edilen silahlarla öldürüldüğü ortaya çıkmıştır. Şu anda resmî kayıtlara girmemiş kaç adet kurusıkı silah olduğu bilinmiyor. Bunlardan kaç tanesi gerçek silaha dönüştürülmüştür, ne yazık ki bu da bilinemiyor. Bugün, kurusıkı tabancayla etrafa ederek panik yaratan magandalar ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşabiliyor. Nitekim, Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi 22 Şubat 2007 tarihinde bu çerçevede bir karar verdi. Bu kararla, meskûn mahalde havaya kurusıkı tabancayla ateş ederek korku ve panik yaratan bir magandaya yerel mahkemenin vermiş olduğu beş aylık hapis cezası ne yazık ki Yargıtayca bozuldu. Neden? Yasal boşluk nedeniyle. 
İşte bu yasa tasarısı, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böyle boşlukları doldurmayı amaçlıyor. Ayrıca kurusıkı tabancaların üretimi, ithalatı, alım ve satımıyla bulundurulması konuları yeniden düzenleniyor. Kurusıkı silahların namlu değiştirilerek gerçek silaha dönüştürülmesi üretim aşamasında alınacak tedbirlerle önlenmek isteniyor. Kurusıkıların üretim ve ithalatı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı denetimine bağlanıyor. Biraz sonra bir önerge vereceğiz 2’nci maddeyle ilgili. Bu konuda biraz daha başka sorumlulukların da olması gerektiğine inanıyoruz. Silahları çeşitli mercilerden izin almadan üretenlere veya üretim için belirlenmiş esas ve uygulamalara aykırı olarak imal edenlere 1 ila 3 yıla kadar ve adli para cezaları 100 günden 500 güne kadar getiriliyor, hapis ve adli para cezaları. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Grup adına konuşan arkadaşımızın da belirttiği gibi, bu yasa tasarısını destekliyoruz ama bu yasa tasarısının, başka, az önce söylediğim konunun özüyle, esasıyla ilgili konularla da ayrıca desteklenmesinin kaçınılmaz olduğuna inanıyoruz. 
Sözlerime son vermeden önce, bireysel silahsızlanma konusunda öncü rol oynayan bir vakfımızın da burada çabalarına değinmek istiyorum, Umut Vakfı. Buradan Umut Vakfına ve kurucu Başkanı Sayın… 
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN - Buyurun. 
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan. 
… Nazire Dedaman’a teşekkürlerimi sunuyorum. 
Umut Vakfı hepimizin bildiği gibi uzun zamandır her yıl Bireysel Silahsızlanma Günü düzenliyor. Anımsayacaksınız "Sessiz Ayakkabılar" ismiyle düzenlenen bu etkinlik, yıllardan beri düzenlenen bu etkinlik, bu Umut Vakfının etkinliğidir ama ne yazık ki Türkiye, Bireysel Silahsızlanma Günü’nü her yıl bir önceki yıla göre çok daha fazla silahlanmış olarak kutlamak mecburiyetinde kalıyor. Öyle sanıyorum ki, konunun özüyle ilgili diğer önlemler de alındığında ve bu yasanın da, çıkarılacak yasanın da ciddi bir şekilde uygulanması sonucunda, o Umut Vakfının da amacının önemli ölçüde erişileceğini düşünüyorum. 
Hepinizi en iyi dileklerimle, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Bu maddenin hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş, buyurun. 
DEMOKRATİK TOPLUM PARTİSİ GRUBU ADINA SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 54 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 1’inci maddesi hakkında Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. 
Doğrusu, benden önceki bütün konuşmacıların da altını çizerek ifade ettikleri gibi, gerçekten son derece önemli bir konuda, önemli bir eksikliği gidermek üzere Meclisimiz bugün çalışma yürütüyor. Gecikmiş olsa da bugüne kadar, aslında birçok cana, birçok mala -mal olsa da- hâlihazırda bu yasa tasarısını Mecliste tartışıyor olmak, kanunlaştırma faaliyetinde bulunuyor olmak, elbette ki sevindiricidir. 
Birçoğumuz silahlanmayla ilgili, silahlarla ilgi tartışmalar yürütülürken -aslında hep savaşlarla özdeşleştiririz ama- dünyada savaşlar nedeniyle ölen insanların sayısı 300 binse, bu bireysel silahsızlanma sonucunda, bireysel çatışmalar sonucunda ölen insanların sayısı da neredeyse 200 bini buluyor. Yani, bir o kadar insan da savaşlar dışında bu bireysel silahlanma meselesi nedeniyle, maalesef ki, hayatını kaybediyor ve dünyadaki silahların önemli bir kısmı yine devletlerin kontrolünde değil; bireylerin kendi tasarrufunda bulunan, devletin bilgisi dâhilinde olmayan, devletin izni dâhilinde olmayan silahlar şeklinde, çok ciddi rakamlar şeklinde kendini ifade ediyor. Ülkemiz açısından da, maalesef ki, bu durum böyledir. Resmî silah rakamlarıyla, aslında kayıtlı olmayan, bireylerin kendi tasarrufunda bulunan, izin alınmadan, ruhsat alınmadan, kayda geçirilmeden taşınan silah sayıları resmî rakamların birkaç katı olduğu ifade ediliyor. Kurusıkıyla ilgili de resmî rakamlar, 
23
________________________________________
maalesef ki, bildiğimiz kadarıyla elimizde yok. Dolayısıyla, ne kadar silahın kurusıkı olarak toplumda aramızda dolaştığı, ne kadarının kurusıkıdan gerçek silaha dönüştürüldüğü bilgisi, maalesef ki, elimizde yok. Ama, son on yıl içerisinde Türkiye’deki silahlanmanın neredeyse yüzde 350 arttığını, en azından yapılan operasyonlarla, yakalanan silahlarla tespit edebiliyoruz ya da yapılan silah başvurularıyla en azından tespit edebiliyoruz. 
Nedir peki insanları silahlanmaya iten nedenler, gerçek nedenler? Neden silahlanıyor insanlar? Aslında devletler arası silahlanma politikasından çok farklı değil fakat bireylerin silahlanmasına neden olan özgün koşullar da olabiliyor, o ülkenin kültürel yapısı, sosyal, ekonomik yapısı, eğitim düzeyi vesaire bunlar da etkili olabiliyor ama en nihayetinde kendini ispatlamanın bir aracı, kendini var etmenin, toplumda kabul ettirebilmenin bir aracı olarak, daha çok ataerkil toplumlarda, eğitim düzeyi düşük toplumlarda silahlanmanın arttığı görülüyor. Yine, kendini güvende hissetmeyen toplumlarda, toplumsal barışın olmadığı, toplumsal güvenliğin yeterince sağlanmadığı ülkelerde ve toplumlarda silahlanma artabiliyor. 
Elbette ki, eğitimle de doğrudan bağlantısı var. Yani şöylesi bir düşünce çok hâkim toplumda: Eğer, Türkiye’de her neredeyse sekiz insandan birinin belinde silah varsa, dolayısıyla sokakta yürürken karşınızdaki sekiz insandan birinin belinde silah olduğunu düşünme duygusu, sizin kendinizi güvende hissetmenize engel olabilecek bir durumdur. Dolayısıyla, aslında bireysel olarak, kişi olarak silahlanmaya karşı olan insanlar da bile giderek bu duygunun, "ben de bir silah edineyim kendi güvenliğim açısından, ailemin, iş yerimin, malımın canımın güvenliği açısından bir silah edinmem gerekiyor" duygusu, maalesef ki hâkim olabiliyor. 
Bunun dışında, bu silah sevgisi, silah sevgisi üzerine yapılan filmler, diziler vesaire, maalesef ki çocuklardaki silah sevgisini de ve silaha olan ilgiyi de artırabiliyor ve daha çocukken silahlanma konusunda bir toplumsal irade oluşmaya ve olgunlaşmaya başlıyor. Hâlen biz kurusıkı diye tabir edilen, aslında gerçek silahtan hiçbir farkı olmayan, işlevi açısından da yakın mesafeden atış yapıldığında ya da bitişik mesafeden atış yapıldığında öldürücü etkisi bulunan silahları "oyuncak" diye nitelendiriyoruz. Dolayısıyla, aslında son derece masumane bir kelime olan "oyuncak" ile "silah" kelimesi bir arada bulunduğunda, iki tezat sözcük bir arada bulunduğunda silahın lehine bir pozitif anlam çıkıyor, "oyuncak silah…" Çocukta bu algılama, eğitim aşamasındaki bir çocukta silaha dönük bir ilgi artmasına neden olabiliyor ve bu çocuklar büyüdüğünde silahlanma konusunda hiç tereddüt etmeden silah alma, silah taşıma, yasa dışı, kayıt dışı silah kullanma konusunda da bir kültüre sahip olmuş oluyorlar. Bu nedenle bu mevcut tasarı her ne kadar belli bir eksikliği giderse, bir açığı kapatsa da daha geçen haftalarda bu Mecliste tartıştığımız sigara yasağıyla aslında çok birbirine benzeyen bir alanı düzenliyoruz. Yani sigarayı tek başına yasaklamak, sigara içmeyi yasaklamak tek başına yetmiyor. Bu yasa da silahlanmanın önlenmesi açısından tek başına yeterli olmayacak. Dolayısıyla reklam yasağının gelmesi, yine televizyonlarda zorunlu eğitici programların yayınlanması gibi maddelerin bu yasa tasarısına eklenmesi, bizce, caydırıcılık açısından, uygulama açısından daha etkili sonuçlar doğurabilecektir. 
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu silahlanmayla ilgili, hem bireysel silahlanma hem de bu kurusıkıyla ilgili tartışmalar yürütülürken elbette ki gündemde olan sıcak bir gelişmeyi de sizlerle paylaşmak isteriz. İki gündür devam eden çete operasyonu. Aslında Türkiye’de silahların bu kadar rahat dolaşımının, silah sahibi olabilmenin bu kadar rahat olduğu bir ortamda silahlı suç örgütlerinin, çetelerin türemesi de elbette ki çok daha kolay olacaktır. Bunun birinci nedeni siyasal otorite boşluğudur, ikinci nedeni elbette ki silahlanma konusundaki bu kadar rahat ortamdır. Her nedense, toplumun gündeminde olan, aslında iki gündür, dün ve bugün itibarıyla gündemimizi meşgul eden bu mesele Meclisimizin gündeminde yok. Tabii ister istemez insan şunu sormak istiyor: Bu çetenin hedefinde olan ve olduğu açıklanan kişilerin DTP’li vekiller, belediye başkanları olması çeteyi meşru mu kılıyor acaba, çete konusunda tartışmaların yürütülmesini acaba engelliyor mu diye düşünüyoruz kendi cephemizden doğrusu. Ama Sayın Başbakan Şemdinli’de çete ortaya çıktığı zaman da ifade etmişti, "Sonuna kadar üstüne gideceğiz." demişti. Bir değerli cumhuriyet savcımızı bu işte kurban ettikten sonra soruşturma da orada durmuştu. Dolayısıyla oradaki görev başında olan iyi çocuklardan hesap sorulamadığı için bugün Ergenekon çetesi ortaya çıkarıldı. Ne kadar hesap sorulur, ne kadar -tırnak içerisinde- derine gidilir bilmiyoruz, ama bugüne kadar Türkiye’de yürütülen bu kontrgerilla tartışmaları, derin devlet tartışmaları, devlet dışı örgütlenmeler, suç örgütleri tartışmaları, maalesef ki, hiçbir zaman kamuoyunu gerçek anlamda tatmin edecek düzeyde bir etkinliğe, siyasi iradeye, baskıya dönüşmedi. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda da irade oluşturma, baskı oluşturma görevi olduğu inancındayız. 
Silahlı suç örgütlerinin hedefi kim olursa olsun, devlet dışı örgütlenmeler, hukuk dışı örgütlenmeler toplumun tümü için, ülkenin tümü için zararlıdır. Bugün bizi hedefine koyar, yarın sizi hedefine koyar, diğer gün başkasını hedefine koyar, bunun sınırı yoktur. Dolayısıyla, bu konuda duruşun da net olması gerekir kanaatindeyiz. 
Silahlanmayla ilgili tartışmalar yürütülürken, elbette ki, İstanbul’da o şekilde ele geçirilen el bombaları, işte Batman’da kaybolan Uzi silahlar, bütün bunlar gündemimize olmalı, tartışabilmeliyiz diye düşünüyorum. Hiçbir ülkede bu kadar rahat bir şekilde, özellikle bir dönem ülkenin güvenliğinden sorumlu olmuş kişilerin bugün ülkenin güvenliğini tehdit eder konuma düşmelerini siyasi irade asla 
24
________________________________________
kabul etmemelidir. Biz, aslında bunun, şu anda yürütülen operasyonun siyasi irade ayağını merak ediyoruz; asıl güç aldıkları mekanizmayı, iradeyi merak ediyoruz. Onun üstüne gidilebilecek mi, o tartışılabilecek mi, o ortaya çıkarılabilecek mi doğrusu ilgiyle izlemeye devam edeceğiz. Ama izlemekle kalmayacağız, elbette ki, Demokratik Toplum Partisi olarak da bu tür çeteleşmenin, kontrgerilla faaliyetlerinin artık bu ülkede hepimize zarar verdiğinin bilinciyle biz de gündemde tutmaya devam edeceğiz. 
Bu vesileyle bir kez daha Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyor, teşekkürlerimi sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Demirtaş. 
Şahsı adına Bursa Milletvekili Ali Kul. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
ALİ KUL (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekillerim; biz, millet olarak başımıza bir bela ve musibet geldikten sonra tedbir ve çare üretmenin mücadelesini veriyoruz. Şair bunu çok güzel dile getirmiş, demiş ki: 
"Sağlığında nice ehli hünerin, 
Bir tutam tuz bile yoktur aşına. 
Öldürüp evvel onu açlıktan, 
Sonra bir türbe dikerler başına." 
Değerli milletvekillerim, son günlerde okullarda görülen bizlerle beraber yüce milletimizi derinden üzen olaylar sadece bir sonuç. Kesinlikle tesadüfi değil. Bunun bir kuluçka ve negatif hazırlanma dönemi var. Dünyadaki baş döndürücü ivme nedeniyle bazı durumlar ister istemez gözden kaçabiliyor. Bunlardan birisi de, ülkemizdeki insanlarımızın hızla silahlandığı olgusudur. Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Hacı Bektaş Velilerin bu insancıl insanların ülkesi, maalesef hızla silahlanıyor. Silah taşımanın neredeyse bir üstün kimlik ve üstün kişilik durumuna geldiği bir ülkede şu soru ister istemez gündeme gelmektedir: Acaba silah kime ve kimlere tedbir olarak verilir ya da silah hangi gerekçelerle taşınmalıdır? Bugün ülkemizde silah taşıyan en büyük organize güç, Türk Silahlı Kuvvetleri ve akabinde emniyet güçlerimiz akla geliyor. Bunun dışında silah taşıyanlar, hassas görevleri gereği can ve mal güvenliği tehlikede olanlardır. Bu tanımdaki özel ve tüzel kişilerin niteliği sizlerce malum. 
Bugüne kadar silah ruhsatlarının alınması kolaylaştırıldığı gibi bu durumun olumsuz yansımalarıyla ilgili hiçbir tedbir de maalesef alınmamıştır. Ama nihayet, Allah’a şükür ki, İçişleri Bakanlığımızın hazırladığı yasa taslağına göre, ateşli silahlar konumunda değişiklik yapılması suretiyle, özellikle kurusıkı silahlar, artık taşınamayacak, izinsiz imal edilemeyecek ve on sekiz yaşından küçüklere kesinlikle satılmayacaktır. 
Özellikle, geçtiğimiz yıl yazılı ve görsel medyaya yansıdığı kadarıyla ateşli silahların Kaza ile ölümlere, yaralanmalara neden olduğu 80 adet olayın meydana geldiği ve bunun 35’inin ölümle neticelendiği, maalesef, görülüyor. 
Gün geçmiyor ki, toplumsal sevinçlerimizi yaşarken bir olay meydana gelmesin ve sevincimiz kursağımızda kalmasın. Bu vesileyle, ateşli silahlar, insan hayatını tehdide devam ediyor ve yaşama hak tanımıyor. 
Değerli milletvekilleri, özellikle televizyonlarımızın yayınlarında bu konuda hassasiyetlerini temenni ediyorum. Çünkü bu tip yayınlar, çocuklarımızın şiddete eğilimlerinin artmasındaki en büyük etkenlerden birisidir. Piyasada satılan oyuncakların otomatik ateşli silahlara benzerlik göstermesi de âdeta bu işe tuz-biber ekmektedir. Gerekli gereksiz her evde bir silahın bulunması ise büyüklerin küçüklere kötü örnek olmasına vesile olmaktadır. Güncel olarak yapılması gereken şey, ivedilikle silah ruhsatı kıstaslarının yeniden gözden geçirilmesi ve yasal düzenlemenin yüce Meclisimizden siz değerli bütün milletvekillerimizin teveccühüyle kanunlaşarak çıkmasıdır. 
Değerli milletvekillerim, sözlerime son verirken, özellikle konuşmama vesile olan, hepinizce malum, kurusıkı tabancayla vurularak yaralanan İstanbul’daki yavrumuza da Allah’tan acil şifalar diliyorum. Bu vahim olay hepimizin başına gelebilir, hepimizin ocağına ateş düşürebilir. Elimize vicdanımıza koymak suretiyle bin bir zahmetle büyüttüğümüz yavrularımızı bu tehlikelerden korumak mecburiyetindeyiz. 
Ne diyor şair: 
"Kanayan bir yara gördüm mü, yanar tâ ciğerim, 
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. 
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım. 
…hakkı tutar kaldırırım" 
Bu inanç ve duyguyla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Şahsı adına İstanbul Milletvekili Recep Koral. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
Sayın Koral, buyurun. 
RECEP KORAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan 54 sıra sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum. 
25
________________________________________
Halen ateşli silahlar ile av ve sporda kullanılan silahlarla ilgili, mevcut kanuni düzenlemeler kapsamına girmedikleri için, bu kurusıkı tabir edilen silahlarla işlenen suçlarla ilgili işlemlerde ve cezalarda kanuni dayanak bulunamamaktadır. Kurusıkılarla ilgili bugüne kadar bu boşluğun olduğu herkes tarafından biliniyordu. Neden doldurulmadı diye sormak lazım. Çünkü, bugün burada yapılan görüşmelere baktığımız zaman, bütün gruplar ve siyasi partilerimiz, bütün konuşmacılar bunun geç kalmış bir kanun tasarısı olduğunu ifade ettiler. Neden doldurulmadı? Ama, şunu memnuniyetle ifade ediyoruz ki, her konuda olduğu gibi, geciken, aksayan, ihmal edilen hizmet bu düzenlemeyle yerine getirilmektedir. 
Değerli arkadaşlar, çocuklarımızı koruyalım, gençlerimizi koruyalım derken, çağımızda teknoloji o kadar ilerlemiştir ki, bilgisayar oyunlarında çocuklarınızın silahla oynamasına mani olamıyorsunuz. Teknoloji o kadar ilerlemiştir ki, çocuklar bu silahlarla oynayabiliyor. Ama, bunların kullanımına mani olmamız lazım. Kullanım fevkalade önemli. Şakayla başlayan olayların ölümle bittiğini toplumda görüyoruz. Bu bunu sağlayan bir yasadır. Yasakları sağlayan, kaçak kullanıma son veren ve caydırıcılık getiren bir yasadır bu. 
Bugüne kadar -Komisyon raporunda da var, arkadaşlarımız da burada ifade ettiler- 2004 yılı için 400 bine yakın kurusıkı silah bulunduğu, yılda da ortalama 5 bin civarı suç işlendiği, gerçek silahla işlenebilen suçlarda kullanılabildiği için, önemli bir sanayi ve ticari sektörün aynı zamanda, mutlak surette düzenlenmesi gerekiyordu. Bu sektörde çalışanlar mağdur edilmeden ve yasağın kaçağı teşvik edeceği de dikkate alınmak suretiyle bu düzenleme getirilmiştir. Grupta konuşan arkadaşlarımız bu yasanın olumlu olduğunu ifade ettiler. Çok söze gerek olmadığını burada ifade ediyoruz. Ancak, bu silahların ateşli silahlardan ayırt edilemediği ifade edildi. Bu kanunla ayırt edilebilir hâle gelecek. Bu fevkalade önemlidir. 
Tadil edilerek ateşli silah hâline getirilmesinin mümkün olduğu ve yaralayan, ölüme sebep olan kazalara ve kullanıma neden olduğu ifade edildi. Bu kanunla bunun da önlenmesi öncelikli olarak amaçlanmaktadır. Bu nedenle, 1’inci maddeyle bu silahların nitelikleri belirlenmekte, imali, ithali, ihracı, satışı ve edinilmesi kanuni esaslara bağlanmaktadır. Ruhsatsızlık ve kayıtsızlık ortadan kaldırılmaktadır. 
Türkiye’de ateşli silahlarla işlenen suçlara da baktığınız zaman değerli arkadaşlar, ruhsatsız olanlarla kaçak olanlar arasında çok büyük bir fark var. Ruhsatlı silahla az suç işleniyor ama ruhsatsız silahlarla çok büyük oranda suç işleniyor. Onun için, mutlak surette bu kurusıkılarda da denetimi, kaydı, ruhsatı getirmek lazımdı. Bunu sağlıyoruz. Bulundurulması ve taşınmasının da usul ve esasları belirlenmekte, izin, kayıt ve tescil işlemleri düzenlenmektedir. Kurusıkı tabiriyle bilinen bu silahlar, ruhsata tabii gerçek ateşli silahlara benzediğinden suç teşkil edecek olaylarda da kullanılmaktadır. Bu kanunla, bu, kayıt altına alınmaktadır, caydırıcılık getirmektedir. 
Kamu huzur ve güvenliğini bozan, yüreklerimizi yaralayan, vicdanlarımızı sızlatan olaylara sebep olan bu kurusıkı silahlarla ilgili yapılan bu düzenlemeyle, mevcut kanuni boşluğun giderildiğini memnuniyetle hep birlikte ifade ettik. Kamu düzeni ve huzuru ve vicdanımız açısından yararlı olduğuna inandığımız bu kanunun hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. 
Sayın Tütüncü, buyurun efendim. 
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. 
Bir soru yönelteceğim Sayın Bakanımıza: Bu yasa tasarısı Meclise ilk sevk edildiği zaman, ses ve gaz silahı üreten yerli firmalardan bir tepki geldi. Diyorlar ki: "Biz, Türk firmaları olarak, Amerika Birleşik Devletleri ve AB ülkelerine kurusıkı tabanca ihraç etmeye başladık. Mukayeseli üstünlüğümüz var, çok kaliteli ve ucuza satıyoruz. Bu nedenden dolayı, şimdi, bu yasa tasarısı, biraz da, böyle, yerli üretimi, yerli imalatı engellemek amacına dönük olarak hazırlanıyor diye bir iddia var. Tabii ki, yasanın içeriğini, tamamını destekleyen konuşma yaptık ve destekliyoruz. Fakat, bu çığlıklara… 
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN - Evet, diğer arkadaşlara da söz vereyim… 
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Son bir şey söyleyeyim, zaten başka da yok. 
BAŞKAN - Vakit kalırsa, size tekrar döneyim Sayın Tütüncü. 
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. 
Sayın Tankut… 
YILMAZ TANKUT (Adana) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. 
Bir süre önce, Irak’ın kuzeyinde, ABD’ye ait silahların kaybolduğu ve terör örgütü PKK’nın bu silahları kullandığı ve ele geçirdiği haberleriyle ilgili, bir kısmının da Türkiye’ye gönderildiği şeklindeki haberler kamuoyuna yansımıştı. Bu konuyla ilgili olarak, Bakanlık olarak herhangi bir inceleme yaptırdınız mı? Yaptırdı iseniz, inceleme sonuçlarını bizlerle paylaşmayı düşünüyor musunuz? 
Teşekkür ediyorum. 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tankut. 
26
________________________________________
Sayın Birgün… 
RECAİ BİRGÜN (İzmir) - Sayın Başkanı, Sayın Bakanıma bir soru sormak istiyorum. 
Şimdi, bu kanun tasarısı geçerse, on sekiz yaşın altındakilere bu kurusıkı adındaki silahların satımı yasaklanmış olacak. Sayın Bakanımın, bu kurallarla geçerse, bu silahları kimlerin, ne amaçla kullanabileceği konusunda bir fikri var mı, bunu merak ediyorum. 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Birgün. 
Sayın Kaplan. 
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ediyorum. 
Sayın Bakan, eski olağanüstü hâl bölgesinde bir kısım korucu olanlara verilen silahların dışında, numaraları alınarak izin belgesi verilen bir bakıma da gönüllü korucu denilen bir silahlandırma söz konusu. Bu, hangi yasal dayanağa göre yapılıyor, uzun namlulu silahlara izin, numaralı izin kâğıdı veriliyor? 
Bir de tekrar, 10 bin genç korucu alınacağı söyleniyor, basında yer aldı. Bu, bir nevi yeni 10 bin silahlı kişi demek. Bu konuda verilecek silah ruhsatları bu tür gönüllü korucu izinli numara mı yoksa yasal olarak tamamen ruhsata bağlı bir silah taşıma yetkisi mi verilecek? Bunu merak ediyorum. 
Teşekkür ediyorum. 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan. 
Evet, Sayın Tütüncü, soru sormak istiyorsanız sisteme giriniz efendim. 
Buyurunuz. 
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan. 
Yani "Altın yumurtlayan tavuk kesilmemeli." diye, kurusıkı silah üreticilerinden bir feryat var. Bu çerçevede, bizim, kurusıkı silah üreten ve ihracat yoluyla dünya piyasalarında yer tutan bu sanayimizin korunması için bir özel önlem düşünülüyor mu? 
Teşekkür ederim Sayın Başkan. 
BAŞKAN - Teşekkür ederim. 
Sayın Bakanım, buyurun. 
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Sayın Başkanım, Sayın Tütüncü’nün ifade ettiği yerli üretime engel mi getiriliyor endişesi. Biraz önceki konuşmamda ifade etmiştim, katiyen, ne üretene ne ticareti yapana bir engel getirilmiyor. Zaten, yine ifade ettiğim gibi, Türkiye’de bu yöndeki üretimin büyük kısmı ihraç ediliyor, orada hiçbir sorun yok. Onu ithal edenler, kendi şartlarını koyuyorlar, kendi şartlarıyla burada üretim yaptırıyorlar ve onu ithal ediyorlar, bizim Türk firmalarımız da ihraç ediyorlar. Sadece bizimki bir denetleme, denetim. Dışarıdan ülkemize ithali ve içeride satışa sunulanın denetimidir, disipline edilmesidir, kayda geçirilmesidir. Bir anlamda, biraz da ruhsatlandırma gibi de bir şey oluyor doğrusu, uyguladığımız sistem, tam ruhsat olmuyor ama ruhsata benzer bir şey oluyor. Üreticimize katiyen bir zarar vermiyor, ben onu açıklıkla ifade ediyorum. 
Sayın Tankut’un sorduğu, işte, Türkiye’ye gönderildiği ifade edilen, bizim güneydoğuda, Amerika Birleşik Devletlerine ait silahlar olduğu ifade edildi diyor. 
Değerli arkadaşlar, bu tür tabii, hem olaylar, gelişmeler hem güvenlik birimlerimizin elinde bazı tespit edilmiş, el konulmuş hususlar var. Bunların hepsinin üzerinde dikkatle duruluyor, ben sadece onu ifade etmekle yetineyim. 
On sekiz yaşın altındakilere satılması yasaksa bu ne yapılacak diye soruyor Sayın Birgün. Yani, burada, onu tabii alanlara sormak lazım, şimdi de sormak lazım, o zaman da sormak lazım. Hangi fonksiyon için alınıyor? Onu, o sakıncaları gidermek için bu yasayı çıkarıyoruz ama iyi niyetle, masumane, eğer bunlar yerde kullanılıyorsa o da kullanılsın, ona da bir engel yok. Sadece bunlar güvenliğimizi tehdit edici suç işlemek için kullanılmasın. Bizim çabamız bu yönde, diğer boyutuyla ilgilenmiyoruz. 
Sayın Kaplan’ın ifade ettiği, yani korucularla ilgili ve bunların silah taşımasıyla ilgili oluşturulmuş bir yeni kararımız yok. Ama biliyorsunuz korucularla ilgili ilk defa 22’nci Dönem Parlamentomuz bir düzenleme yaptı, hükûmetimizin tasarısıyla ilk defa o dağınıklık giderildi. Bir anlamda sosyal hakları verilmiş oldu, bir düzene sokuldu. Şimdi de biz bir yönetmelik çalışması içindeyiz. Yani, ilgili bütün kurumlarımızla birlikte, korucularla ilgili çok daha ayrıntılı, bütün boyutları düzenleyen bir yönetmelik çalışması yaptık. Şu anda Bakanlar Kurulunun onayındadır bu, imzasındadır. Burada, koruculuğa girişten silah taşımaya, diğer bütün çalışma şartlarının âdeta birazcık belirsiz olan ya da çok iyi belirlenmemiş olan boyutlarını da düzenlemiş oluyoruz. Böyle bir yönetmelik çalışmamız var, yakın zamanda sonuçlanır diye zannediyorum. 
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. 
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım. 
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 
Birleşime on dakika ara veriyorum. 
Kapanma Saati: 17.24 
ÜÇÜNCÜ OTURUM 
Açılma Saati: 17.39 
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL 
27
________________________________________
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Murat ÖZKAN (Giresun) 
------ 0 ------ 
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. 
54 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 
Komisyon ve Hükûmet yerinde. 
Tasarının 2’nci maddesini okutuyorum: 
İmal, ithal ve ihraç 
MADDE 2- (1) Bu Kanun kapsamına giren silahların imali Sanayi ve Ticaret Bakanlığının iznine tabidir. 
(2) Bu Kanun kapsamındaki silahların 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürülemeyecek ve üzerinde 6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silahlardan ayırt edilmesini sağlayan bir işaret taşıyacak şekilde üretilmesi zorunludur. Bu zorunluluklar ithalatta da aranır. 
(3) Bu Kanun kapsamındaki silahların ithal ve ihraç işlemleri, genel hükümlere göre yerine getirilir. Ancak bunların ithalinde, İçişleri Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığının uygun görüşü aranır. 
BAŞKAN - Evet, şahısları adına Sayın Abdülhadi Kahya? Yok. 
Sayın Recai Birgün, buyurun. 
RECAİ BİRGÜN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli üyeler; 54 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım şahsım adına. 
Öncelikli olarak bir konuda bir izahatta bulunmam gerekiyor galiba, çünkü bundan önceki aldığım söz hakkımda, kurusıkı silah almaya gittiğimi ancak fatura istemediğimi söylemiştim. Bundaki benim kastım, bu kurusıkı silahların ne kadar kolay alınabileceğini ispatlamaktı yüce Meclise. Yani, hiçbir belge ibraz etmeden ve o silahı satın aldığımı belgeleyen hiçbir belge olmadan, sadece ücretini ödemek şartıyla o silahı oradan alıp çıkmaktı gayem ve bunu da burada ispatlamaktı. Buradan bizi izleyen kamuoyuna alışverişlerinde mutlaka fatura almaları gerektiğini tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. 
Ben tabii yine ısrarla söylüyorum, Sayın Bakanıma da arz ettim, sordum soru olarak da. Dedim ki: Siz bu kanun tasarısıyla on sekiz yaş altına bunu yasaklıyorsunuz, kutunun içine koyuyorsunuz, o zaman bunları kimlerin alacağını değerlendiriyorsunuz? Aslında, Sayın Bakanım da anlıyorum ki benim gibi düşünüyor. Bu silahları kimlerin alacağı belli değil. Olsa olsa yine bugüne kadar illegal kişilerin eline geçen bu silah aynı şekilde devam edecek çünkü 2004 yılı itibarıyla Türkiye’de… Yine bir konuşmacı arkadaşımız, Türkiye’de silahlı güç olarak önce silahlı kuvvetlerini saydı, sonra da güvenlik kuvvetlerini saydı emniyet teşkilatının. Ancak, emniyetin kayıtlarına göre, maalesef bir başka silahlı güç daha var anlaşılan. 2004 yılı itibarıyla Türkiye’de kayıtlı 356.218 kurusıkı tabir edilen silah var, 356 bin. Yani, aslında, neredeyse belki de birinci güç oluyor silah bakımından bu. 
Ancak, anlaşılıyor ki, bu kanun tasarısı, görüşüme göre çıkacak. Hiç değilse bu kanun tasarısının daha da caydırıcı olabilmesi için -bu kurusıkı silahların- bizim de önerilerimiz var. Onları burada sıralamak istiyorum madde madde: 
Ses ve gaz fişeği atabilen silahları gerçek silah gibi üzerinde taşıyan kişiler hakkında 6136 sayılı Kanun gereğince hüküm getirilmelidir. Öngörülen cezalar çok hafiftir çünkü bu silahı üzerinde taşıyan kişi, bu kurusıkı tabir edilen silahı taşıyan kişi muhakkak ki iyi niyetli değildir. 
Bu silahlar için fatura yeterli değildir -ki yine az önce söyledim, faturasız da bu silahı almak gayet mümkün- mutlaka bir belgeye bağlanmalıdır. Yine bu belge belli aralıklarla yenilenmek zorundadır. 
Bu silahları edinmek isteyenler için kesinlikle bir psikiyatri doktordan rapor alınması gerekmektedir. 
Ses ve gaz fişeği atabilen silahlar, yine söylüyorum, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesinde silah tabiratında değerlendirilmelidir bu kanun kapsamı dışında kullanıldığı zaman. 
Yine kanunun birçok yerinde sadece silahın imali, ithali, ihracıyla ilgili maddeler var ancak bu kurusıkı bir tabanca, bir silah olduğuna göre, bu kurusıkı tabir edilenin bir de fişeği olması lazım. Bu fişekle ilgili hiçbir maddede ben rastlayamadım. Mühimmatla ilgili nasıl olacak, hangi şartlarda, bundan da bir şey rastlayamadım. Bu konuda da bir düzenleme yapılması gerekiyor. 
Ve yine marka ve model ne olursa olsun muhakkak tek renk olmalıdır yani kolayca bunun kurusıkı silah olduğu anlaşılabilir bir renk olmalıdır. Bu renk ne bileyim sarı olabilir, pembe renk olabilir caydırıcı olacağı için. Çünkü bu silahı taşıyan kişinin gayesi bellidir, ama herhâlde, pembe renkli bir silahı taşımayacaktır. Çünkü burada hepinize gösterdim, kurusıkı silahlar bire bir silah rengiyle üretilmektedir. Rengi tek renk olmalıdır. 
Yine, kanunda gerçekten çok az cezalar öngörülmüştür bu tasarı gerçekleştiği zaman uyulmadığı takdirde. Bu cezalar muhakkak artırılmalıdır ve yine söylüyorum, ilgili kanun, Türk Ceza Kanunu’nun silahla ilgili maddedeki cezalar getirilmelidir burada da. 
Yine, bu imal edildiğinde kutuların üzerine öldürücü olabileceği ibaresi muhakkak konulmalıdır.